4-Soğuk

10K 888 488
                                    

Ciddi bir not: Sanırım kendi karakterime aşık oluyorum.

Ciddi bir not: Sanırım kendi karakterime aşık oluyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

4-Soğuk

"Bir insan nasıl böyle dehşet verici bir güzelliğe sahipken aynı zamanda insanı korkutabilirdi?"

Güneş hafifçe sınıfın içine doluyordu, gökyüzündeki bulutlar biraz biraz dağılsa da asla tam olarak kaybolmuyorlardı. Oturduğum yerden hissettiğim gerginliği hocaya bakarak geçirmeye çalıştım. Zihnimdeki görüntüleri onun sınıfa bakan beklenti dolu görüntüsüyle değiştirdim.

Şu mürekkep siyahı gözleri olan Motorcu, Teoman; hala sesiz bir şekilde arkadaydı, bunu derin bir şekilde hissedebiliyordum. Arkadaşlarından biri de benim yanımda oturuyordu ama onun da Motorcu'dan pek farkı yoktu; giysileri, soğuk tavırları... Sadece bakışlarını üzerimde tutmuyor ve beni germemek adına bakmıyordu bile.

Hatta belki de bilerek uzak durmak adına her şeyi yapıyordu.

"İsmin listede yok, belgelerin tamam mı?" diye sordu Oktay Bey. Bu sorunun bana sorulduğunu anladığımda düşüncelerimden uyanıp karşımdaki eğitmene odaklandım. Elindeki kağıttan başını kaldırmış, yanıt vermemi bekliyordu.

"Evet, listeyi güncelleyeceklerini söylediler." diye yanıtladım.

Tekrar elindeki listeye bakıp başını salladı ve yoklamayı almaya başladı. İsimler teker teker dudaklarından çıkarken burada olduklarını belli etmek ister gibi öğrenciler ellerini hafifçe kaldırıyor ve indiriyorlardı.

Çantamdan defterimi çıkarmak için hafifçe arkaya döndüm. O, mürekkep siyahı gözlerini pencereden dışarıya çevirmişti, içerideki dünyayla ilgilenmediği açıkça belli oluyordu. Onun yüzüne bakmanın neden böyle hissettirdiğini bilmiyordum ama gözlerinde imkansız bir duygu vardı. Endişe... Ya da tedirgin bir çocukluk.

Bedenindeki görünen güce ve yüzündeki ciddi ifadeye ters bir şeydi bu. Hafif yanık tenini ilahi bir güzellikle saran ve güneşin vuruşuna rağmen yer yer siyahlığını koruyan yumuşak, dalgalı saçları vardı. Yer yer yüzüne düşen bu saçlarının hemen altında da keskin görüşlü yırtıcı bir kuşun bakışlarına benzeyen bakışları... Ona baktığımı fark eder gibi gözlerini çevirdi ve detayla yüzüme baktı, sadece bir saniye içinde düşüncelerimi görebilecek kadar dikkatle baktığına yemin edebilirdim.

Tüm bunların içinde öyle güzel görünüyordu ki, onu gördüğüm iblise benzettiğim için kendimi suçlu hissediyordum.

Bakışlarımı hemen çekerek çantamın içine yönelttim ve bir türlü ulaşamadığım küçük defterimi elime aldım. Önüme döndüğümde siyah gözlerin hala üzerimde olduğunu biliyordum. Oktay Bey, ''Geçen hafta kaldığımız yerden devam etmeyeceğiz,'' diyordu o sırada. Elinde felsefe kitabı değil, başka bir kitap vardı ve onu inceliyordu. Ben de ensemde hissettiğim bakışlara tekrar bakmamak için çırpınıp duruyordum.

KÖTÜLÜK KELEBEKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin