-44- Af

82 15 0
                                    


Küçük bir geçiş bölümü... Keyifli okumalar fıstıklarım.

Toprak Alkan
Kahve kupasını ellerimin arasında sıkıştırmış, yayılan ısıyı avuçlarıma hapsetmeye çalışıyordum. Zira içimde bir yerler buz tutmuş üşüyordu. Bu his o kadar boş ve o kadar can alıcıydı ki gözyaşlarım kendilerini göz pınarlarımdan aşağı bırakıveriyorlardı. Mani olmam mümkün değildi.

Bilmem kaçıncı kez beynim ve kalbim bir olup bana itiraz etmeye başladığında başıma bir daha ağrı saplandı. Oturduğum yerden kalktım, henüz bitirmemiş olduğum kahvemi mutfağa götürdüm ve tezgahın üzerinde öylece bıraktım. Gözlerim, küçük mutfağımdaki buzdolabına iliştiğinde orada yine onun sırtının gölgesini görmek içime derin bir ağrı sapladı. Bunu üç haftadır milyon kere yaşamıştım ve artık canıma tak etmişti.

Sandalyeye çöktüm ve parmaklarımla alnımı ovaladım. Düşündüğüm her şey beynimi kemirmeye başlamıştı.

Gerçekten doğru mu yapıyordum?

Geçen üç haftada bir sürü şey düşünmüş, tahlil etmiş, ölçüp biçmiştim. Ve sonra şu sonuca varmıştım... Evren elinden gelen her şeyi yapmıştı.

Aslında bu düşünce bir haftadır beynimde gezinip duruyordu ama ona hak vermek bana o kadar zor gelmişti ki... Bu benim bencilliğimden ve aptallığımdan kaynaklanıyor olabilirdi. Ya da kalbim çok kırıktı ve kaçmak istemiştim, bilmiyordum.

Ama öte yandan düşününce eğer Evren bana benim ona yaptığımı yapmış olsaydı onun kadar olgun davranabilir miydim?

Gülümsedim.

Hayır, bunu yapamazdım. Benim kırık kalbinde binlerce yıllık tecrübeye bedel hatıralar biriktirmiş adamım öyle güzel sevmişti ki beni... Sırf ondan gitmeyeyim diye naif bir çabayla bizi bana hatırlatmaya çalışmıştı. Düşünüyordum... Eğer bana bunu öğrendiği anda söyleseydi belki tüm nefretimi o dışındakilere yöneltecektim, var olmayan bir bebek için sevinmeyecek ya da gözyaşı dökmeyecektim ama Evren o kadar mükemmel bir adamdı ki sadece beni değil, bu olayla ilgili olan herkesi düşünmüş, herkesin en az zararla atlatmasını istemişti.

Eğer o kadın annemse bunu gelip kendisi söylemeli diye düşünmüştü ve öyle de olmuştu. Başka bir paralel evren açılıp tüm olaylar benim tercih ettiğim gibi olsaydı yine olaylar sarpa sarıyor ve benim kalbim bin yerinden kırılıyordu. Tek fark şu olurdu, o zaman onun omzunda istediğim kadar ağlayabilirdim.

Hayır! Şimdi de omzunda ağlayabilirdim ama bunu elimin tersiyle itmeyi ve var olan her şeye sırt çevirmeyi tercih etmiştim. Tescilli bir geri zekalıydım.

Eğer ben de onun gibi işlerin yoluna girmesi için elimden geleni yapmış olsam ve sonunda yine geride bırakılsam öfkemin haddi hesabı olmazdı. Öyle kızgın olurdum ki değil geri kazanmak geride bırakmak için çabalamaya başlardım. Çünkü lanet olası bir gururum vardı ve ona yaslanarak tüm zorlukları aşabileceğimi düşünürdüm.

Ama hayır. Yaslanarak tüm zorlukları aşabileceğim tek ve yegane kişi Evren'di. Artık bundan varlığımın her zerresiyle mutabık bir şekilde emindim. Benden yirmi bir yıldır saklanan gerçeği öğrendiği anda açığa çıkarmaya çalışan tek insanı suçlayarak belki de ömrümdeki en büyük yanlışlardan birini yapmıştım.

Şimdi ise ondan nasıl bir özür dilesem diye düşünüyordum. Hak ettiği kesinlikle ihtişamlı ve içen bir özürdü. Somurttum. Kalbini çok kırmıştım değil mi? Umarım beni affetmesini sağlayabilirdim ve işleri düzeltebilirdim. Bana dürüst davranan tek insan olduğunu fark etmem neden bu kadar geç olmuştu bilmiyordum. Sorunlarımdan kaçmaya o kadar odaklanmış olmalıydım ki bir çözümü olabileceği aklımın ucundan bile geçmemişti. Gerçi diğer sorunları görmezden geldiğim sürece bir çözüm düşüncesi oluşabiliyordu sadece.

AWAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin