TOPRAK ALKAN
Belli ki hediye Evren'den gelmemişti. Ama notu okuduğumda kalbimde herhangi bir hayal kırıklığı yerine önü alınamaz bir mutluluk hissettiğimde kendimi Evren'e ve ona ait olan diğer her şeye ait hissetmeye başladığımı daha iyi anlamıştım. Bu kapıdan içeri girdiğim anda işler bambaşka bir boyuta ulaşmış olacaktı ve olan olmuştu. Şikayetçi değildim.
Daha önce söylediğim gibi, bu durum beni bir parça ürkütse de eninde sonunda tanışacağım bu insanlardan kaçmanın bir anlamı olduğunu düşünmüyordum. Eğer Şerife Teyze burada bulunmamı istiyorsa elbette bulunacaktım lakin tek şartım Evren'in tam yanımda olması ve herhangi bir şeyi batıracak olursam buna mani olmasıydı.
Dudaklarımdaki gülümsemeyle birlikte notu zarfa geri koyup elbise ve ayakkabılarla birlikte kutuya yerleştirdiğimde nereden çıkageldiğini kestiremediğim Büşra "İsterseniz size odanızı göstereyim, biraz dinlenin." dedi. İşte bu da ikinci şaşkınlığımdı. Dudaklarımı aralayıp burada kalmayı düşünmediğimi söyleyeceğim sırada Büşra sanki yüzünden asla silmediği o gülümsemeyle "Şerife Hanım'ın kesin talimatı." dedi. "Lütfen itiraz etmek yerine çıkıp biraz dinlenin."
Başımı olumlu anlamda sallamaktan başka bir şey yapamadım. Kocaman, malikaneyi andıran bu evde elbette kalabileceğim bir sürü oda vardı ama düşünüp bunlardan birini benim için hazırlatmış olması daha önemli bir incelikti. Şerife Teyze'ye tüm bunlar için teşekkür etmeyi onu göreceğim ilk ana saklarken Büşra'nın ardından merdivenleri bir bir tırmanmaya başladım.
Nihayetinde beraberce üçüncü kata geldiğimizde Evren'in odasının da bu katta olduğunun farkındaydım. Büşra durmaksızın ilerlemeye devam ederken ben de elimdeki kutuyla onu takip ettim ve Evren'in odasının önünden daha yeni geçmişken beyaz bir kapının önünde durdu ve "İşte." dedi. "Odanız burası. Bir şeye ihtiyacınız olursa bana seslenmekten çekinmeyin." dedi ve beni orada öylece bırakıp gersin geri, geldiği yöne doğru yürümeye başladı.
Hayır, buradan ta aşağı seslensem sanki beni duyacaktı. Omuz silkerek odanın kapısını araladığımda buranın Evren'in kırmızı ve siyahın tonlarının hakim olduğu odasının aksine bembeyaz dekore edilmiş olduğunu görmek bir süre gözlerimin bu görüntüden rahatsız olmasına sebep oldu. Kısa sürede bu rahatsızlık geçip yerini beğeniye bırakırken odada tek bir fuzuli eşya olmadığını fark etmek Şerife Teyze'nin zevkini takdir etmeme sebep oldu. Gerekli gereksiz eşyalarla doldurmak yerine geniş ve ferah bir görünüm yaratarak yalnızca yatak, komodinler, lambalar, büyük, dört kapaklı bir dolap, küçük, tek kişilik bir koltuk ve yerde küçük bir halı.
Gözlerimi odanın içinde gezdirmeye devam ederken başka bir kapı fark etmek neredeyse gözlerimden kalpler fışkırmasına sebep olacaktı. Madem burada yatıya kalmam gerekiyordu, odamda bir banyo olması en çok isteyeceğim şeylerden biriydi. Adımlarım oraya yöneldiğinde kapıyı açıp yanılmadığımı görmek beni daha çok sevindirdi. En azından utanıp sıkılmama gerek kalmayacaktı.
Fakat şu anda akşamki yemekten, duştan ve dinlenmekten daha önemli bir sorun olduğunun farkında olan beynim bunların hepsini bir kenara iteleyerek asıl soruna odaklandı. Recep Bey uyanmış mıydı? Eğer uyanmış olsaydı Evren bana haber verirdi diye düşünüyordum ama o hengamede unutmuş da olabilirdi. Ben de bütün gün onu hiç aramamıştım ve annesinin gayesi hakkında birkaç şey sorsam mı diye de düşünmüyor değildim.
Bunu boş verdim. Mavi gözlü, yumuşak kalpli adamımın uğraşması gereken büyük dertleri vardı. Bunu kendim de halledebilirdim.
Telefonumu eşofmanımın cebinden çıkarıp Evren'den gelen hiçbir mesaj ya da arama olmadığını gördükten sonra hızlıca onu aradım. Telefon çalmaya başladığında sebepsizce gerildim. Bu sırada babasının uyanmış olması için bildiğim tüm duaları ediyordum. Ve Evren'le aralarını düzeltmiş olmaları için...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AWARE
Teen FictionJaponca bir kelime olan aware, olağanüstü bir güzelliğin, kısa bir anın içimizde yarattığı his anlamına gelir. 🌸🌸🌸 "Sormak istediğim bir şey var." Dedim. Beni teşvik edercesine başını salladığında devam ettim. "Sen bana anlatırken içtik de niye b...