-12- Çikolatalı Süt

337 39 18
                                    



Başım dönüyordu. Öyle ki, nerede ve hangi zaman içinde olduğumu unutmuştum. Neredeydim? Ne yapıyordum?

Dudakları başlardaki yumuşak baskısını bir kenara koyup hırsını almak istercesine saldırmaya başlamıştı. İdrak edemiyordum. Bunu neden yaptığını bilmiyordum. Asıl sorun ise... Onu itemiyordum. Belimi sımsıkı sarmış olan elleri buna izin verir miydi onu da bilmiyordum.

Dakikalardır sadece seyircisi olduğum bu duruma artık müdahale etmek istiyordum. Dudaklarımı benim iznim olmadan nasıl istila ederdi sormak ve onu pataklamak istiyordum.

Tam göğsüne koyduğum ellerimi onu itmek için kullanacaktım ki son kez öpüp geri çekildi. Dudakları kızarmıştı. Gözleri buğuluydu ama farklı bir bakıştı bu. Sanki bir şeyler bekliyordu. Ne bekliyordu?

"Sen..." diye başladım söze. Ne diyecektim? 'beni nasıl öpersin' mi? Yoksa 'Bu yaptığın tam olarak ne biliyor musun?' deyip üzerine mi atlamalıydım?

Devam edemedim. Beni öpmesinden nefret etmem gerekirdi ama bu olmamıştı. Aksine hoşlanmıştım ve bu korkunçtu. Belki de eski sevgilisiyle tekrar barışmış biriyle az önce öpüşmüştüm ve bu iğrençti. Hayır, iğrenç olan onu öpmek değildi. İğrenç olan içinde bulunduğum durumdu.

Gözlerim öfkeyle kısılırken birden "Sevgilinle yapman gereken bir şeyi başkasıyla yapıyor olman ne kadar doğru?" diye soludum öfkeyle. Ciddi miydim? Ne yani tek problem Ecrin'le olan meselesi miydi? Beni öpmesinden rahatsız olduğumu anlatacak hiçbir şey söylemeyecek miydim yani?!

Kaşlarını çattı. "Sen ne saçmalıyorsun?" Ben de iyice suratımı karartıp "Saçmalayan hangimiz söyler misin?" diye sesimi yükselttim. Kendi sesim anında beni rahatsız ederken yüzümü buruşturmadan edemedim. Başını bana eğdi. Tekrar mı öpecekti? Hayır, öpmemeliydi. "Dudaklarına kesilmesi gereken bir ceza vardı ve ben de onu kestim." Dedi.

Dehşete düşmüştüm. Hem de öyle bir düşmüştüm ki kolum bacağım kırılmış, bütün uzuvlarım bambaşka yerlere sıçramıştı. Buradan kalkmama yardım edebilecek tek kişi Evren'di. "Sen ne diyorsun ya? Canın sıkıldı da oyuncak mı arıyorsun kendine? Ya da için intikam ateşiyle doldu da beni kullanarak Ecrin'in sana yaptığını ona mı yapmaya çalışıyorsun?" Öfkeliydim. "Yoksa onun dudaklarından sıkıldın ve yeni bir şeyler mi denemek amacın?"

Bu sefer onun da sinirlendiğini görebiliyordum. Bana iyice sokulup sırtım ve duvar arasındaki milimetrelik boşlukları da kapattı. Başını iyice eğerek yüzüme yaklaştı.

"Ben Ecrin'i hiç öpmedim." dedi birden. Gözlerim irileşmiş, kalbim maratona başlamıştı. Bu da ne demek oluyordu? O kadar senelik ilişkisinde bir kere bile öpmemiş miydi?

Yaşadığım şoktan ve onun bedeninin rahatsız etmeyen ve bu yüzden beni delirten baskısından kurtulmak için ellerimi omuzlarına koydum ve birden ittim onu. Ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyor gibi bakıyordu ama burada daha fazla kalırsam yanlışın üzerine yanlış ekleyecekmişim gibi geliyordu.

Ona arkamı dönüp koşmaya başladım.

Ben de Fatih'i hiç öpmemiştim...

"Toprak!" diye bağırdı arkamdan. Durmadım. Duramazdım. Evime gidip yorganımın altına girmem ve düşünmem gerekiyordu. Zihnim bulanmaya başlamıştı. Bir şeyler oluyordu ve ben anlamıyordum. Bunları yakalamam gerekiyordu. "Kızım dursana! Bir şey yapmayacağım gel şuraya." Diye seslendi.

Gözlerim irileşirken bu anın bana nasıl da tanıdık geldiğini hissettim. Neyse ki bu sefer düşmeden yoluma devam ettim. Koşuyordum. Tam olarak nereye gittiğimi bilmiyordum ama hangi sokak tanıdık gelirse oraya sapıyordum. "Toprak yakalarsam fena olur! Dur durduğun yerde!" diye bağırdı. Tüm bedenimi kaplayan adrenaline dur demem gerektiğinin farkındaydım. Cevap vermedim. Onunla konuşamazdım, ona bakamazdım. Beni öpmüştü! Nasıl normal insanlar gibi devam edebilirdim? Edemezdim. Bacaklarımı zorlayarak daha hızlı koştum. Altımdaki eteği zerre umursamıyordum çünkü mat çorabım kapanması gereken yerleri kapatıyordu.

AWAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin