"Ne yaptın lan ne anasını satayım?" diye söylenirken tiz sesli bir kahkaha attı Evren.
Elimde valizimle karakolun çıkış kapısından dışarıya adımımı attım. Ben hiç mutlu değildim. Evren ise benim mutsuzluğumla dalga geçmek istercesine neşeyle kişniyor, olay sırasında verdiğim tepkilerle dalga geçiyordu.
"Ne bağırıyorsunuz lan?" diyerek sesini inceltip beni taklit etmeye çalıştığında gözlerimi devirsem de bu sefer hafifçe gülmeden edemedim. Belli ki çok eğlenmişti beyefendi. "Kes sesini." diye homurdandım bu çocuk gibi hali beni mutlu etse de. Daha fazla gülmemeliydi. "Ne deseydim adama? Senin gibi yumruk mu atsaydım?"
"Tamam, sustum tamam." Derken bile hala kıs kıs gülüyordu ama bir şey demeden yürümeye devam ettim. Yüzüne bakmıyordum zira onu gülerken gördüğüm her saniye kalbim kendini bedenimden dışarıya atmak istiyordu.
"Valizini vermemekte ısrarcı mısın hala?" diye sordu bu sefer huysuz bir sesle. konuşmadan, yalnızca başımı olumlu anlamda sallayarak cevap verdim. Israr etmedi.
Adam bizden şikayetçi olduğu için buraya kadar boşu boşuna gelmiştik. Ben de adamdan şikayetçi olmak istediğimi söylediğimdeyse işin içine giren kadına şiddet faktörü olayları bizim lehimize çevirmişti. Bana bağırarak yaptığı psikolojik şiddet neyse ki polis memurunun gözettiği bir faktör olmuştu.
Dakikalar geçtiğinde Evren yine "Çirkef." diye mırıldanıp bir kez daha kişnediğinde gözlerimi ona dikip düz düz bakmaya çalıştım. "Evren sus artık ya." diyerek az öncekinden daha sert bir sesle onu uyardığımda suratındaki keyifli ifade yok oldu ve yerine şımarık bir çocuğun somurturken takındığı o tatlı, ısırılası, masum ifade geldi. Gözlerini kırpıştırdı. "Özür dilerim."
Sırf beni düşürmek için sergilediği bu minnoş tavırlara pas vermemek zorundaydım. Eğer bu tuzaklara düşersem mahvolurdum. Çektiğim bütün acı boşa giderdi.
Onu affetmemiş olmama rağmen bu kadar yakın davranması kendimi kaybetmeme sebep olacak diye ödüm kopuyordu. O her güldüğünde yaklaşıp tam gülüşünün kenarından öpeceğim diye...
Suratım kızarırken adımlarımı hızlandırdım ve elimde iyice ağırlaşmaya başlamış olan valizimle kaldırımın kenarında çağırmış olduğumuz taksiyi beklemeye başladım. Saniyeler sonra o da yanıma gelip kollarını göğsünde birleştirdiğinde çaktırmadan yüzüne baktım. Düşünceli görünüyordu az önceki ifadesinin aksine. Olması gereken buydu. Yaptıklarını düşünmeliydi.
Nihayetinde sarı bir taksi bize doğru gelmeye başladığında elimi kaldırıp durmasını işaret ettim. Evren bu sefer bana müsaade etmeden ve sormadan valizimi alıp bagaja yerleştirirken ben de sırt çantamı kucağıma alıp arka koltuğa bindim.
Madem aynı taksiye binecektik niye bu kadar hengame çıkarttık diye düşünürken Evren de gelip arka koltuğa, yanıma oturdu. İstemsizce gözlerimi devirdim olaylar çok saçma ilerliyordu ve ben akışa yine ve yine müdahale edemiyordum.
Evime gidiyor olmanın heyecanı ve Evren'in hemen yanımda oturuyor oluşunun gerginliği içimde bir karmaşa yaratmıştı. Midem hafif hafif bulanıyordu ama bunun açlıktan olduğunu biliyordum, sabah pek bir şey yiyememiştim.
Gözlerimi kapatıp başımı koltuğun arkasına yaslarken sırf ona bakmamak için yaptığım bu hareket belki de onun bana uzun uzun bakmasına sebep olacaktı, bilmiyordum.
Ona olan hislerimi gölgelemeye çalıştığımı elbette biliyordu ama yaşananlardan sonra hislerimi kalbime gömmek istediğim,i de anlamış olmalıydı. Sahi, ne demiştim ona? Seni sevdiğim için kendimden nefret ediyorum muydu? Gözlerim, göz kapaklarımın altından doldu. O günü hatırlamak içimi yine buz gibi yapmıştı ama aynı zamanda ciğerimde bir yangın başlamıştı. Ben ona onu sevdiğimi söylemiştim. Beni sevmeyen bir adama onu sevdiğimi söyleyerek neyi amaçlıyordum? Sanırım bu yaparak pişman olmanın yapmadan pişman olmaya yeğ olmasından kaynaklanıyordu. Bir anda öfkeyle doldum. Bana yaşattıklarına rağmen yanımda bu kadar kolay oturabiliyor olmasına nasıl müsaade ediyordum ben? Kaşlarımı çattım. Canımı parmakları arasında un un ufak eden adamın yanında hala nasıl güvenle gözlerimi kapatabilirdim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AWARE
Teen FictionJaponca bir kelime olan aware, olağanüstü bir güzelliğin, kısa bir anın içimizde yarattığı his anlamına gelir. 🌸🌸🌸 "Sormak istediğim bir şey var." Dedim. Beni teşvik edercesine başını salladığında devam ettim. "Sen bana anlatırken içtik de niye b...