-19- Yanmayalım Diye

250 31 4
                                    

EVREN TÜRKYILMAZ

"Canın çok acıyor mu kuzucuğum?" diye sordu annem Toprak'a şefkatle bakarken.

Dudaklarım küçük, buruk bir tebessümün meskeni oldu. Toprak'a içi ısınmıştı. Annemi tanıyordum ve bunu da çok iyi biliyordum. Her ne kadar zamanında beni bir başıma bıraksa da -bu tamamen onun suçu sayılmazdı- annem olduğu için mutluydum.

Ve bir de... Annem arada beni kendince nazlatırken Toprak'ın dudaklarına benim bile içimi burkan bir tebessüm yayılıyor, gözleri buğulanıyordu.

Annesiyle böyle bir anı paylaşmak isteyip istemediğini düşündüm. Tabii ki isterdi. Herkes isterdi. Şimdi gidip ona sorsam, yalan söylemeyi seçip "Hayır", derdi. "Neden isteyeyim ki?"

Toprak çok ama çok gururlu bir kızdı. Bu iyi miydi kötü müydü bilmiyordum ama ailesi tarafından yerle bir edilmiş genç kızlık gururuna sahip çıkmaya çalıştığını görebiliyordum.

Annesini özlese de hiç özlemiyorum ki,derdi sırf annesinin de onu özlemediğini düşündüğü için.

Aklına sımsıkı sarılmıştı ama kalbi de yakasını bırakmıyordu. Onun içinde süregelen bir savaş vardı. Daima mücadele içinde, daima güçlüydü.

Onu sadece bir kez hüngür hüngür ağlarken görmüştüm ve nedendir bilinmez, görmemek için her şeyimi verebilirdim.

Bana, sokaklarında ayak izlerim olduğunu ve bunu istemediğini söylemişti ağlayarak. Beni istemediğini mi söylemeye çalışmıştı, yoksa beni istemek istemediğini mi, hiç anlamamıştım.

Beni alenen kovmuş, evimden git demişti ve hiç şüphesiz kırılmıştı kalbim. Evet, benim kalbim çok çabuk kırılırdı zaten. Ama ona uzun süre kırgın kalamadığım da apaçık bir gerçekti.

Kırgınlığımın üzerini örtmeye  o akşam kendinde olmadığına kendimi ikna ederek karar vermiştim.

Ama hala evine girmeyi düşünmüyordum.

"Hayır, Şerife Teyze. Gayet iyiyim, hem Doktor Bey bana müdahale etti." dedi bana yan gözle, muzip bir bakış atarak. Güldüm.

Saat öğleden sonra ikiydi ve geldiğinden beri iki kez ben kalkayım artık dese de annem hemen devreye girerek onu durduruyor, sorular soruyor, konular açıyordu.

Toprak gider gitmez neden böyle davrandığını sorup öğrenmeyi aklıma not ettim.

Bir süre sonra annem bizi benim odama postalayıp bulaşıkları hallettikten sonra geleceğini söyledi. Toprak yardım etmek için ısrar etse de annem daha çok ısrar edip amacına ulaşmıştı.

Nihayetinde ben yatağımda boylu boyunca yatarken Toprak da çalışma masamın üzerine oturmuş, kitaplarımı karıştırıyordu.

Öne doğru eğildiğinde saçları yanlardan omuzlarına döküldü.

Onu, bir kez daha bakamayacakmışım gibi izliyordum.

Saçlarını tek eliyle ensesinde birleştirip bana sıkıntılı bir ifadeyle baktı. "Tokan var mı?" diye sorduğunda alayla güldüm.

"Sağdaki çekmecede ojelerim de var, bakmak ister misin?" 

Tuhaf mimiklerle beni taklit etmeye çalışırken ağız dolusu bir kahkaha patlattım. Bana kötü kötü bakarken kalem kutuma uzandı.

AWAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin