"Ciddi misin?" diye mırıldandım kendi kendime.
Karşımdaki adam kaşlarını kaldırmış, şaşkınca bana bakıyordu. Birkaç saniye süren bakışı küçük bir sırıtmaya dönerken kaşlarımı hafifçe çattım. Bu, az önce önümüze kıran, daha önce de üstüme süren o adamdı.
Patron koltuğunda oturuyor olmasının tamamen bir şakadan ibaret olmasını dilerken kapıyı kapatıp içeri yürüdüm.
"Ben-"
"İş görüşmesi için geldin?"
Keyifli görünüyordu.
"Evet, oturabilirsin." dedi kendi sorusunu kendi cevaplayarak. Bir şey demeden oturdum karşılıklı duran koltuklardan birine.
İş hakkında birkaç şey konuştuktan sonra bugün buranın çok yoğun olacağını, ve dikkatli olmam gerektiğini söyleyerek işe başlayabileceğimi söylemişti. Bu haber beni mutlu ederken sessizce başımı sallayıp odadan çıktım ve az önce konuştuğum barmenin yanına gitmek üzere kapıyı ittirdim.
Adını bilmediğim bir karışım yaparken bana göz ucuyla bakıp "Ee?" dedi. "Kaptın mı işi?"
Başımı sallayarak onu onaylarken hazırladığı içkiyi önündeki kıza itip hafifçe göz kırptı. Gözlerimi devirmek üzereyken bana dönüp arka tarafta kalan parlak yüzeyli çekmecelerden birini gösterdi. "Bir önlük al ve servise başla."
Daha önce bir barda çalışmamış olsam da çeşitli kafelerde garsonluk yapmıştım. Bu yüzden tedirgin değildim.
Söylediğini yapıp çekmeceyi açtım ve içinden siyah, sert kumaştan yapılmış önlüklerden birini çıkarıp belime bağladım.
Verdiği ilk içkiyi masaya götürürken her şeyin güzel ilerlemesi için sessizce dua ettim.
***
"Aga ne yorulduk be."Adının Taha olduğunu öğrendiğim barmen yayıldığı sandalyeden hafifçe doğruldu.
Cengizhan elindeki bezi masanın üzerine fırlatıp küçük bir küfür etti. Burada çalışan garsonlardan biriydi.
"İliğim dalağım söküldü yemin ederim." diye isyan edip o da yere oturdu.
Adının Havva olduğunu öğrendiğim tatlı, açık kahverengi, küt saçlı kız arka kapıdan elinde tuttuğu tepsiyle girdi.
Tepsideki limonatalar adeta ışıldarken gözlerimden kalpler fışkırdığından emindim.
Yorulmuş ve susamıştık. Saat sabaha karşı dörde geliyordu ve işimiz yeni bitmişti. Patronumuz da bu akşamın vardiyasını bize yıkmaktan hiç çekinmemişti.
Üstelik Cengizhan'a beni kontrol etmesini, kaytardığım taktirde kendisine bildirmesini söylemişti. Muhtemelen deneme süreci gibi bir şeyin içindeydim ama sorun değildi. En iyi şekilde tamamlayacağımdan emindim.
Ne beni evde bekleyen bir ailem, ne de bu saate kadar dışarıda olmamı sorun edecek bir arkadaşım vardı.
"İyi iş çıkardın ufaklık." dedi Cengizhan oturduğu yerden gözlerini kaldırarak bana bakıp.
Başımı hafifçe sallayarak teşekkür manasına gelebilecek bir hareket yaptım.
Oturduğum sandalye titremeye başladığında olduğum yerden korkuyla sıçrayıp birkaç saniye idrak etmeye çalıştım.
Titreyen şeyin arka cebimdeki telefonum olduğunu fark ettiğimde hem şaşırmış hem de gerilmiştim. Beni bu saatte kimse aramazdı ki.
Telefonumu elime aldığımda herkesin gözleri üzerimdeydi. Benim gözlerim ise ekrandaki 'özel numara' yazısında. Hiç düşünmeden kırmızı butona basarken Havva bir adımda yanımda bitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AWARE
Teen FictionJaponca bir kelime olan aware, olağanüstü bir güzelliğin, kısa bir anın içimizde yarattığı his anlamına gelir. 🌸🌸🌸 "Sormak istediğim bir şey var." Dedim. Beni teşvik edercesine başını salladığında devam ettim. "Sen bana anlatırken içtik de niye b...