Mutli:Toprak'ın elbisesi
"Ne?"
Gözlerimin şokla aralanması ve hayret içersinde tepki vermem aynı sabiyeler içinde gerçekleşmişti.
"Neden? Böyle bir şeye gerek yoktu." dedim gözlerimi odanın her yerinde gezdirerek. Telaş yapmıştım birden, çünkü patronumla -çok saçma ama daha adını bile bilmiyorum- çok da iyi şeyler yaşamamıştık.
Ona sivrilmiştim, bana az daha çarpacaktı. Üstelik patronu olduğu işe gecikmeme sebep olacaktı neredeyse. Şimdi neden böyle bir jest yapma gereği duymuştu?
"Bu... Bunu bütün çalışanlar için yapıyordunuz değil mi? Yeni bir şey değil yani, değil mi?" dedim Cengiz'e bakarak.
Tedirginliğime anlam verememiş görünüyordu.
Göz ucuyla Taha'ya bakarak konuştu.
"Yanii... Bunu daha önce yaptığımızı görmedim. Ama hepimiz seni sevdik ve hoş geldin demekte bir sakınca gömedik. Hepimizin böyle bir eğlenceye ihtiyacı var hem."
Saçlarımı karıştırıp sıkıntılı bir nefes verdim. Telaş yapmıştım. Daha önce başıma hiç böyle bir şey gelmemişti ve nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum.
İkisi de bu iş için istekli görünüyordu. Böyle bir şeyi düşünmüş olmaları çok tatlıydı ve heveslerini kursaklarında bırakmak istemiyordum. Hafifçe tebessüm ettim. "Pekala, saat kaçta olacak bu parti?"
"Erdem Bey senin iş başı yaptığın saatte başlatmayı uygun gördü."
Hissettiğim baskı bir gram bile azalmamıştı. Yutkundum. "Teşekkür ederim, yani bunu düşünmeniz çok tatlı. Bekleyin, size evde yemeniz için biraz börek vereyim." dedim ve hızlı admlarla mutfağa geçtim.Bir saklama kabı çıkarıp içine kalan börekleri doldurdum. Çekmeceden elime geçen ilk poşeti alıp düzgünce içine koydum.
Parti hakkında düşünmek istemiyordum. Aslında ne düşünmem gerektiğini de bilmiyordum.
Evet, her zamanki gibi akışına bırkacaktım. Benim için bir parti düzenleniyorsa olması gerektiği gibi o partiye katılacaktım.
Odaya geri döndüğümde Taha Cengiz'in kulağına bir şeyler söylüyordu. Geldiğimi fark ettiklerinde sırıtıp toparlandılar.
Tek kaşım yavaşça havaya kalsa da bir şey demeden poşeti Cengiz'e verdim. Çok geçmeden kalkmaya karar verdiklerinde onları yolcu edip odama geçtim.
Ne yapacağımı bilmiyordum. İddialı giyinmekten pek hoşlanmazdım ama parti benim için organize edilmişti yahu! Kot tişört gidemezdim.
Sıkıntıyla oflayarak yatağıma çöktüm. Ne yapacaktım?Ah! Nergis Teyzemi arayacaktım tabii ki. Hayatımda onun kadar nerede ne giyeceğini bilen, şık ve zarif bir kadın görmemiştim. Eğer giyim konusunda bir şey sorulacaksa kesin olarak ona sorulmalıydı.
Kendi kendime sırıtarak telefonumu elime aldım ve isminin üzerine gelip sağa doğru kaydırdım.
Dördüncü çalışta açılan telefon içime su serperken giriş ve gelişme kısmını ışık hızıyla atlayıp asıl konuya geçtim.
"Teyze ya, ben bir şey soracağım sana." dedim utana sıkıla. Şaşıracaktı çünkü benim parti kızı olmadığımı ve asla olamayacağımı en iyi o biliyordu.
"Söyle kuzum?" dedi yumuşak tınısıyla. Gerginliğimi az da olsa almıştı onun sesi.
"Hani sana demiştim ya işe başladım diye... Patronum bana hoşgeldin demek adına bir parti düzenlemiş." deyip sesli bir nefes alıp aynı şekilde verdim. "Bu gece. Şimdi ben ne giysem bilemedim, çok kararsızım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AWARE
Teen FictionJaponca bir kelime olan aware, olağanüstü bir güzelliğin, kısa bir anın içimizde yarattığı his anlamına gelir. 🌸🌸🌸 "Sormak istediğim bir şey var." Dedim. Beni teşvik edercesine başını salladığında devam ettim. "Sen bana anlatırken içtik de niye b...