Multi: Toprak
Nergis Teyzemin yanına doğru giderken Evren'in yaşlı gözleri gözümün önünden gitmiyordu. Üzülmüştüm.
İnsan böyle çok severken nasıl sevilmezdi?
Odanın kapısını çalıp içeri girdim. Masasındaki bilgisayarında bir şeyler yapıyordu. Hafifçe gülümsedim ve önündeki koltuklardan birine oturdum.
"Evren'in durumu nasıl? Herhangi bir problemi yok gibi görünüyor." Dudaklarını sıkıp sıkıntılı bir nefes verdi. "Sağ ayak bileğini incitmiş. Çok büyük bir problem gibi görünmese de yeterince dikkat etmez ve üzerine basarsa ayağı kötüleşebilir." dedi.
Başımı hafifçe salladıktan sonra aklıma gelen şeyle keskin bir nefes aldım. "Ayrıca, az önce bir kız geldi Evren'in odasına. Evren'i delirtti gitti. Serumunu falan yenilemeniz lazım sanırım." dediğimde bakışlarını gözlerimde sabitleyip sevimli sevimli gülümsedi.
Yaşına rağmen harika görünüyordu. "Senden biraz onunla ilgilenmeni istesem çok mu şey istemiş olurum?" dedi son söylediklerime takılmadan hala sevimliliğini yitirmemiş olan gülümsemesiyle.
Kaşlarımı kaldırıp "O niye ya?" dedim itiraz ettiğimi belirten bir tonla. Evren kanımca aşk acısı çekiyordu ve bu haldeki biriyle baş etmek çok zor olurdu. "Çünkü şu an kötü bir durumda ve sen de kötü bir durumdasın. Onunla meşgul olursan hem onun problemlerini çözmüş oluruz, hem de seninkileri. Üniversiteye ara verdin ve yapacak hiçbir şeyin yok şu an. Lütfen." Dedi.
Dudaklarımı dişlerken kısa bir süre düşündüm. Nergis Teyze, benim üzerimde gerçekten emek sahibi biriydi. "Tamam." Dedim bu yüzden.
Yerinden kalkıp ellerini birbirine vurdu ve gülerek bana sarıldı.
Neden bu kadar sevindiğini bilmiyordum ama onu sevindirmek benim de hoşuma giderdi.
Mizacım gereği sadece küçük bir gülümseme hediye edip vedalaştıktan sonra Evren'in odasına gittim. Etrafı toplamamıştı. Yatağında gözleri kapalı yatıyordu. Gözlerimi devirip devirdiği koltuğu düzelttim. Minderleri yerine koyup devrilmiş sehpanın yanındaki telefonu yerine koydum.
"Ne yapıyorsun?"
Duyduğum ses kalbimi ağzıma getirse de belirgin bir tepki vermeden bakışlarımı Evren'e çevirdim. "Senin yapmadığını?"
"Ben daha kendi evimi toplamıyorum. Kusura bakma ama kalkıp burayı toplamak tamamen prensiplerime ters." Dedi ukala bir tavırla.
"Niye şaşırmıyorum acaba?" dedim sakince.
"Artık gitmek istiyorum. Bir şeyim yok benim." Dedi. Onu umursamadan konuşmaya başladım.
"Sağ ayak bileğini incitmişsin. Dikkat etmezsen kötüleşebilirmiş. Yani dikkat etmen gerekiyormuş."
Yerden doğrulup az önce düzelttiğim koltuğa oturdum. "Gideceğim." Dedi.
"Hayır, henüz değil." Dedim bir anne otoritesiyle. Muhtemelen bir anne böyle otorite kurardı... Nergis Teyze böyle yapıyordu.
"Senden izin almayacağım." Dedi yüzünü buruşturarak.
Güldüm. "Elbette izin almayacaksın." Dedim ve samimiyetsiz gülüşüme bir son verdim."Ama gitmiyorsun."
Gözlerini büyütüp "Dalga mı geçiyorsun kızım? Niye?" dediğinde koltukta geriye yaslanıp bacak bacak üstüne attım. "Bir, ben senin kızın değilim. İki, hayır dalga geçmiyorum. Üç, yetkili kişi tarafından iyilik meleği mertebesine yükseltildim ve şu an istediğim tek şey senin iyiliğin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AWARE
Ficção AdolescenteJaponca bir kelime olan aware, olağanüstü bir güzelliğin, kısa bir anın içimizde yarattığı his anlamına gelir. 🌸🌸🌸 "Sormak istediğim bir şey var." Dedim. Beni teşvik edercesine başını salladığında devam ettim. "Sen bana anlatırken içtik de niye b...