Merhaba, Temas ailesi!
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir?
Keyifli okumalar dilerken oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen.
📖📖📖
Sonbahar yeli ılgıt ılgıt eserken çınar ağacının dilimli yaprakları oyana buyana oynaşıp duruyordu. Yaprakların çıkardığı hışırtılı sesler, eşsiz bir melodinin bestesi gibi nağmeler fısıldıyordu kulaklarına. Her biri bir başka âleme kulaç atarken Sude, kendi iç dünyasına kapanmış sadece kahvesini yudumluyordu.
Genç kadının yukarıya doğru kalkık burnu, badem gözlerini süsleyen top top kirpikleri, ipeksi beyaz teni insanı kendine hayran bırakıyordu. Genç arkadaşını dinlerken öyle dalıp gitmişti ki kendi iç dünyasında neler hayal ediyordu anlamak mümkün değildi.
Zarife Hanım'ın serzenişlerine karşın içsel yolculuğundan sıyrılıp sadece haklısınız anlamında başını sallamakla yetindi Rüzgar. Genç adamın, ağır ağır göz-kapakları kapandı aynı tempoda tekrar aralandı. Konuşmasına kaldığı yerden devam etmek isterken dudakları aralandı. Kelimeler dilinin ucunda yuvarlandı ve kalplere mührünü vurdu. "İkinci vurgunu ise adam sandığım arkadaş ve dost yerine koyduğum insan müsveddesinden yedim."
Genç adam, sözünü bitirince kendi içine kapanır gibi yaparak başını usulca yere eğdi ve derin bir soluk aldı. Bir süre bakışları ortamdan kopuk boşlukta gezindi. Öte yandan zaman kavramını belirleyen saniyeler dakikalara evrildi dakikalar süreci doldurdu ve genç adam yere eğdiği başını tekrar kaldırıp arkadaşlarının yüzünde gezdirdi.
Biliyorlardı bu bakışın anlatmak istediği çok şey vardı ama sorup öğrenmek yerine genç adamı dinlemek ve onun kelimelerinden duymak istiyorlardı her şeyi. Genç adam, bakışlarını arkadaşlarının üzerinden çekip hayli bir noktaya sabitledi. Boşlukta yüzen bakışları donuk ve ruhsuzdu. "Hadi diyelim ki ilk vurgunum haktan geldi. Amenna. Haktan gelen insanın canını yakıyor yakmasına ama bir yerden sonra kabulleniş başlıyor. Çünkü bunun bir döngü olduğunu biliyor insan. İnsanın gerçek manada canını yakan kuldan gelen oluyor. Kardeş bellediğin sırtından hançerleyince katlanmak bir o kadar zor oluyor."
Ortamı merak duygusuyla karışık bir matem havası yokladı. Sessizlik dudaklara mührünü vurdu bütün bakışlar genç adamın üzerine kilitlendi. İlkem, konunun dönüp dolaşıp mesire yerine gelen kadına bağlanacağından emin gibiydi.
Genç adamın, yeniden dudakları aralandığında nefesler tutuldu bakışlar iki dudağın arasından dökülecek sözcüklere odaklandı. "Yani hepiniz lise ortamını bilirsiniz? Ben o zamanlar deli rüzgâr gibi esiyordum," derken başparmağıyla kendisini göstererek "şahsımı övmeye gerek yok zaten görüyorsunuz," diye eskiden kalma alışkanlıktan olsa gerek gururlandı kendisiyle. İşi şaka boyutuna taşıyarak bu davranışı biraz da ortamın kasavetini dağıtmak için yapmıştı.
He he he!
Hep bir ağızdan genç adamın yaptığı şakaya gülüştüler. Yiğidi öldür hakkını yeme, demişler.
Gerçekten de Rüzgâr gibi bir adamı bir kere gördü mü insan dönüp bir daha bakmadan edemezdi. Bu günlerde ise onu en çekici kılan şey suskun ve saygılı bir beyefendi görünümüydü. Hayattan yediği darbeler genç yaşta onu suskun ve olgun bir adam yapmıştı. Geçmişin acı izlerini arkadaşlarıyla paylaşırken şahin bakışlarını bir noktaya sabitledi yeniden.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SICAK TEMAS
Genç KurguElleri bornozun kuşağına giderken bütün uzuvları titriyordu. Hala gözleri kapalıydı. Kuşağı çözdü bir omuz hareketiyle bornoz bedeninden kayarak ayakları dibine düştü. Her dokunuş ruhunda sarsılmalara neden oluyor, parmak uçları göğüs çevresinde da...