Selam Temas ailesi.
Nasılsınız?
Mutlu sonla biten bir bölümle geldim, oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Keyifli okumalar.
Gök gürlüyor şimşekler çakıyor bela meydan okuyordu kasabanın göğüne. Genç kadın, yağmurlu havayı severdi ama gök gürültüsünden ve şimşek çakmasından hiç haz etmezdi. Böyle havalar içini bir başka ürpertirdi. Saatler geceyi bir geçe kıyamet senaryoları eyleme geçmişti. Her şimşek çakışta gözleri kamaşıyor, her gök gürlediğinde ödü patlıyordu.
Korku hücrelerine tahtını kurduğu için mi yoksa başına gelecekleri sezdiği için mi bilenmez üşüyordu ayakları. Yağmur durmaksızın camları dövüyor, damlaların çıkardığı tıkırtılı sesler kâbusu oluyordu. Olmayacaktı böyle, kalkıp bir battaniye daha almalıydı üzerine.
Yumuşak tüylü battaniyeyi usulca bacaklarına doğru sıyırdı. Bedenini yatağın ortasından kenarına doğru kaydırdı. Ayakları halının tüylü dokusuyla buluştu birkaç adımda iki kapılı gardıroba ulaştı. En üst gözde duran battaniyeyi aldı ve açtığı kapağı tekrar kapattı. Henüz bir adım bile atmamıştı ki, büyük bir gürültü damlarının üstünde patladı. Sanki gök ikiye yarılmıştı ve odanın içini gözleri kamaştıran parlak bir ışık aydınlattı.
Kucağındaki battaniyeye sarıldı ve sıkıca yumdu gözlerini. Öyle şiddetli yağıyordu ki yağmur gök kubbe delinmiş gibiydi. Merak dürtüsüne yenildi ve dışarıya bakma ihtiyacı hâsıl oldu. Pencere önüne gelince kucağındaki battaniyeye daha sıkı sarıldı. Perdeyi araladı fakat aralamasıyla kapatması bir oldu. Gözleri onu yanıltmıyorsa yağmurun altında bir karartı görmüştü. Bu havada dışarıda kıyamet koparken gördüğü bir yanılgıdan ibaret olmalıydı. Yoksa hangi çılgın böyle bir yola başvurmak isterdi ki?
Korkuları ve çektiği sancıları onu zamanla güçlendirmişti. Göz kapaklarını kapattı derin bir soluk aldı verirken kapanan gözlerini geri açtı. Şimdi tekrar bakabilirdi. Perdenin ucundan tutarak hafif bir aralık açtı. Yağmurun şiddeti azalacağına çoğalmıştı. Camın yüzeyine çarpan damlalardan bir nehir oluşmuş ve çağlayarak akıyordu. Üstelik yağmur sağanağının oluşturduğu yoğunluk görüşünü de engelliyordu.
Büyük bir gürültüyle son çarpışan bulutlar fezayı ikiye yarmış peş peşe şimşekler çakmıştı. Her şimşek çakışı ayrı bir şölene dönüşürken genç kadın göreceğini görmüştü. Gördüğü bir yanılgıdan ibaret değil gerçeğin ta kendisiydi.
Çok olmamıştı; sonun başlangıcındayız bundan sonrası yok, diye yazalı.
Yolun sonuna gelmişlerdi demek? Kaybedeceği kadar kaybetmişti korkacak neyi kalmıştı ki? Kolları gevşedi kucağındaki battaniye kayarak yere düştü. Oda kapısını açtı parmak uçlarına basarak koridoru geçti. Ayakları çıplaktı sulu ve çamurlu zemine basarken. Kafasının içinde bir tek soru vardı, amacıysa o sorunun cevabını almaktı. İri yağmur taneleri kirpik uçlarını dövüyordu ama genç kadın aldırmıyordu. Bu iş bu gece burada bitecekti. Yorulmuştu artık uğraş vermekten.
Saliselik süre içinde bütün giysileri sırılsıklam olmuştu. Ne adam bir milim geri adım atıyordu ne genç kadın ilerlemekten vazgeçiyordu. Islak saçları yüzüne yapışmıştı, saçlarından damlayan sular göğüs oluğundan ince bir sızıntı halinde vücuduna yayılıyordu. Üşümüştü, çenesi titriyor dişleri birbirine vuruyordu.
Kirpik uçlarına asılı kalan su damlacıklarını elinin tersiyle sildi ve tam olarak adamın karşısına dikildi. "Ne istiyorsun benden? Senin benimle derdin ne? Bak karşındayım işte, neyse benden alacağın şimdi al. Şunu bil ki artık senden korkmuyorum?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SICAK TEMAS
Novela JuvenilElleri bornozun kuşağına giderken bütün uzuvları titriyordu. Hala gözleri kapalıydı. Kuşağı çözdü bir omuz hareketiyle bornoz bedeninden kayarak ayakları dibine düştü. Her dokunuş ruhunda sarsılmalara neden oluyor, parmak uçları göğüs çevresinde da...