Özledim B-5-

2.1K 128 624
                                        

Yeni bir bölümle geldim.

Umarım severek okursunuz.

Oy vermeyi ve satır arası yorum bırakmayı unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar...

Evlerini gözetleyen kişi veya kişiler vardı ama kendisi yerinden bile kıpırdayamıyordu. İlkem Öğretmen, çaresizlik içinde kıvranırken korku bedenini esareti altına almıştı. Ne yaparsa yapsın vücudunun titremesine engel olamıyordu. Kalbi öyle hızlı atıyordu ki göğüs kafesi kalbine dar gelmeye başlamıştı. Korku ruhuna kök saldığı için neredeyse düşünmeyi bile unutmuştu. Sürekli dudaklarını dişliyordu. Öyle ki; dudaklarını dişlemekten dudak derisi bir kat soyulmuş ve kanamak üzereydi.

Yavaş yavaş yaşadığı şoku üzerinden atmaya başlayınca ilk aklına gelen fikir odasının lambasını kapatmak olmuştu. Belki lambayı kapatırsa evlerini gözetleyen şahıs görüldüğünü düşünüp gözetlemekten vazgeçerdi.

Bu düşünceden anında vazgeçti. Görüldüğünü düşünürse bu daha fena olmaz mıydı? Perdeyi kapatabilirdi. Bunu da yapacak cesareti yoktu. Tekrar aynı görüntüyle karşılaşmak istemiyordu.

Telefon geldi aklına. Telefonla istediği yeri arar yardım çağırabilirdi. Peki, ama kimi arayacaktı? Polisi arasa onlar gelene kadar adam kaçıp gidebilirdi. Başını olumsuz anlamında sağa sola sallarken, derisi soyulmaya başlamış dudaklarına acı bir tebessüm yayıldı; daha vücudunu yerinden kıpırdamazken telefonu komodinin üzerinden nasıl alacaktı?

Olumsuzluk silsilesine daha fazla dayanamayan dermansız dizleri vücudunu taşıyamaz oldu ve yaslandığı duvardan kayarak yere çöktü. Gözlerinden süzülen tuzlu su, esmer yanaklarını ıslatarak önünde birleştirdiği ellerinin üstüne damladı.

Biliyordu ağlamak zayıflık değildi ama korkuyu kabullenmek zayıflıktı. Silkelenmeli ve kendine gelmeliydi. Her seferinde böyle yıkılırsa nasıl ayakta duracaktı? Korkmak doğal bir refleksti. Beynin dışardan gelecek zararlara karşı aldığı bir tedbirdi ama asıl korkaklık korkuyu kabullenmek ve elin kolun bağlı durmaktı. Kendisi bunu yapmayacaktı. Ne pahasına olursa olsun gidip o telefonu alacak ve araması gereken yerleri arayacaktı.

Nefesini yeniledi dizleri üzerinde yürüyerek komodinin üzerindeki telefona ulaştı. Telefonu eline alınca içinde tuttuğu nefesi dışarıya üfledi. Şimdi birazcık da olsa rahatlamıştı. En azından birilerini arar ve yardım isteyebilirdi arık. Polisi aramayı zaten baştan elemişti. Uzun tüylü, rengi solmuş halının üzerine bağdaş kurarak oturdu ve sırtını yatağına dayayarak rahatlamaya çalıştı. Hem buradan hiçbir şeklide dışarıdan görülme ihtimali de yoktu.

Aklına düşen fikirle gülümsedi...

Polisi aramak istemediğine göre ikiz kardeşi İlker'i arayabilirdi. İlker, baba mesleğini seçmiş ve astsubay olmuştu. Boylu poslu, atletik bir fiziğe sahipti. Tıpkı babası gibi erkek kardeşi de mesleğini severek yapanlardandı. Babası aklına düşünce yüzünü buruşturdu. Zaten her şey onun yüzünden yaşanmıyor muydu? Şimdi o rahat yatağında horlayarak uyurken kendisi burada korkunun pençesinde kıvranıyordu.

SICAK TEMASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin