Selam Temas ailesi!
Kitabımız hızla finale doğru yol alıyor, finali merak eden var mı?
Sizce mutlu sonla mı bitecek mutsuz sonla mı?
Keyifli okumalar!
Bölüm.38. İçime Sızan Zillet
Yol ne kadar engebeli olursa olsun yolcu yoluna devam etmek zorundadır, durup beklemek hiçbir işe yaramaz. Eğer yolcuysan ne arkana bakacaksın ne de yarın için endişe edeceksin. Yapman gereken iş bellidir sadece yürüyeceksin…
Biraz önce yaşamak zorunda kaldıklarını çaresiz sineye çekti, çekmek zorunda kaldı. Sessiz adımlarla mutfağa yöneldi. Elinden geldiğince ses çıkarmamaya gayret ediyordu, çünkü sessizlik migrene ağrı kesiciden daha etkiliydi bunu hep birlikte tecrübe etmişlerdi. Ondan dolayı annesinin bir süre sessiz ortamda kalması ve dinlenmesi gerekiyordu. Sırf bu yüzden kahvaltı hazırlığını ağırdan alıyordu ama bir taraftan da kendi iç dünyasında hesaplaşmalar yaşıyordu.
“Kahretsin!” Sivri uçlu bir kalemin mürekkebi yazgısına damlarken, dalgınlığı parmağının kesilmesine sebep olmuştu. Neden, kime dokunsam hayatını karartıyorum. Her şey benim yüzümden. Bildiklerinin ve bilmediklerinin sorumlusu yalnızca kendisiymiş gibi darağacını kurup sadece o darağacında kendi günahlarını asıyordu. Mahkeme tek kişilikti ve tek suçlu genç bir kadındı.
Kesik parmağının kanı durması için en yakınındaki kâğıt havludan bir dal koparıp bastırdı. Baskı sonucu akan kan durmuş kesik yara bandıyla kapatılmıştı. Keşke her yara bu kadar kolay kapatılsaydı ama maalesef kapanmıyordu.Kahvaltı hazırlamaya devam etti. Mutfakları küçük ve hiç ferah değildi. Onun için oturma odası olarak kullandıkları salona hazırladı kahvaltı masasını. Salon iki adet üçlü koltuk, dört kişilik ahşap masa, duvarı süsleyen dikdörtgen bir saat ve hemen kapı girişine yakın kurdukları demir döküm sobadan oluşan bir düzene sahipti.
Her şey hazırdı fakat annesinin kendiliğinden uyanmasını beklemek istemişti. Bu bekleme sürecinde sobanın başına bir sandalye çekti. Sırtını ahşap sandalyeye yasladı ve kollarını birbirine dolayıp ellerini koltuk altlarında birleştirdi. Sobadan yayılan sıcaklık uykusuz vücudunu mayıştırırken, sorular doluştu akşamdan kalma benliğine. Neden asiydi geçmişi ve içinden geçtiği bugünler? Bakışları boşlukta yüzerken geçmişin perdesi sürekli aralanıyordu. Bazen babası geçiyordu karşısına bazen Arif. Onların görüntüsü silindi ve mezun olduğu gün düştü hayal perdesine.
Babasının elinde kocaman bir paket, “Kutlarım kızım, sonunda istediğin mesleğe kavuştun. Sen mutlusun biliyorum ama ben senden de mutluyum. Kızım, seninle gurur duyuyorum!” demişti.
Babam koca yürekli aslan babam İbrahim Ateş, nasıl da ateş olup yaktın yüreğimi. Nasıl oldu da bize fütursuzca döndün sırtını. Biliyor musun baba? Kocaman bir kız olmama rağmen seni çok özlüyorum. Ne çok isterdim şimdi yanımda olmanı. Ne çok isterdim bir bilebilsen ama yoksun… Biliyorum hiçbir zaman da olmayacaksın. İçten içe seni çok özlüyorum ama şu an karşıma çıksan ve ben geldim kızım, desen yüzüne bakar mıydım, koşup kucağını sığınır mıydım? Bilmiyorum baba, inan bilmiyorum…
Bildiğim bir tek şey varsa, o da sana hala dargın olduğum. Sana dargınım çünkü hayatımı enkaz yığınına çevirdin. Sana dargınım elimden aldıkların için. Üzerinde bu kadar “ah” varken mutlu musun çok merak ediyorum? Gerçekten çok merak ediyorum, başını yastığa koyduğunda huzur içinde uyuyabiliyor musun, diye.
İlkem’in hayalhanesine düşen anılar yine onu geçmişin girdabına iterken, gözleri hatıraların yorgun dehlizine sığınmış ağlamakla meşguldü. Ne yaparsanız yapın geçmişte yaşananları zihninizden silemezsiniz çünkü o yaşananalar kendi öz belleğinizin birer parçasıdır. Eğer geçmişi zihninizden silmeye kalkışırsanız kendi belleğinizi de silmiş olursunuz. Kendi belliğimizi silersek geçmişle beraber biz de yok oluruz; çünkü insan geçmişiyle bir bütündür, acı ama gerçek olan bir şey daha varsa o da geçmişimiz bizlerin geleceğini belirler… Maalesef bundan kaçış yoktur…

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SICAK TEMAS
Teen FictionElleri bornozun kuşağına giderken bütün uzuvları titriyordu. Hala gözleri kapalıydı. Kuşağı çözdü bir omuz hareketiyle bornoz bedeninden kayarak ayakları dibine düştü. Her dokunuş ruhunda sarsılmalara neden oluyor, parmak uçları göğüs çevresinde da...