Endişe Tohumları B-24-

407 22 7
                                    


Endişe kalbinin tam orta yerine tahtını kurarken parmakları elinde tuttuğu telefonu sıkmaktan yoruldu. Tekrar tekrar arama yaptı ama karşı taraf sessizliğe gömülmüştü. Kalbine düşen endişe tohumları filizlenmeye başlamış, endişe tohumları filizlendikçe yerini korku dolu dakikalara bırakmıştı. Korku damarlarına sızdı oradan bütün vücuduna yayıldı. Can korkusu, canan korkusu, damarlarında yol aldı ve ciğerlerine giden nefesi kesti. Nefessiz kalan ciğerleri patlamak üzereydi. Sağ elinin ayasıyla göğüs kafesine baskı uyguladı ve nefes alırken acıyan göğsüne destek verdi.

Kardeşi tam da katil ruhlu adamdan söz ederken neden kapanmıştı telefon? Yoksa bu kez kardeşinin mi başı dertteydi? Onun başının dertte olabilme olasılığı bile kalbine paslı bir hançerin saplanmasına yetmişti. Olmazdı değil mi? Katil ruhlu psikopat adam, kardeşine zarar vermezdi? Hem düşünüyor hem de tedirgince ileri geri adımlar atıyordu. Buna ilaveten attığı her adımda durup arkasına bakıyor ve sancıyan kalbinin acısını dindirmek için dişlerini sıkıyordu; genç öğretmen ne yapacağını bilmez bir haldeydi.
Kardeşini aramaktan vazgeçti çünkü aradığı numaraya bir türlü ulaşamıyordu. Peki, ama arkadaşlarının yanına dönse hiçbir şey yokmuş gibi davransa bunu başarabilir miydi? Hiçbir şey yokmuş gibi davranmayı içindeki korku ve endişeyi yok saymayı gerçekten tolere edebilir miydi? Eğer sakin kalmayı başarabilirse bunu yapabilirdi. Sakin kalabilmek içinse olumlu şeyler düşünmeliydi. Belki de kardeşinin şarjı bitmişti. Ya da acil bir işi çıkmıştı.
Her şey olasılık dâhilindeydi ama içini kemiren kurt iyi düşünmesine engel oluyordu. Engel oluyordu çünkü psikopat adam hakkında yeni bir bilgiye daha ulaştıklarını anlatacaktı kardeşi eğer telefon kapanmasaydı. Görüntü silikleşti ve günler önce yaşadığı olaylar netleşti gözlerinde. Görüntü netleştiğinde aynı acıları yeniden hissetti, çünkü vücuduna kurşunların saplandığı gün kardeşi de kaza yapmıştı.

Yaşadıklarını düşündükçe boğazı düğüm, düğüm oluyor yutkunmakta zorluk çekiyordu. Kardeşi sırf kendisini korumak için hız yapmış ve neredeyse bunu yaparken canından oluyordu. Peki, şu an kendisi dişlerini sıkıp onun için kaygı duymaktan başka ne yapıyordu; Hiçbir şey…
Hiçbir şey yapamamanın verdiği tedirginlik boğazını bir kelepçe gibi sıkıyor, boğazı sıkıldıkça aldığı soluklar yetersiz kalıyor ve göğüs kafesini sıkıştırıyordu. Ciğerlerini rahatlatmak elzem bir hal almıştı. Uzun uzadıya burnundan nefesler çekti ve aldığı nefesi kademeli olarak ağzından geri bıraktı. Bu hareketi birkaç kez tekrarladı. Nefes egzersizi işe yaramış göğsünü sıkıştıran acı aza inmişti.

Kardeşi gerektiğinde canından bile vazgeçerken kendisi sadece teoriler üretiyordu. Öyle yoğun duygular içindeydi ki fikir üretmek şöyle dursun artık düşünemiyordu bile. İçinden geçtiği yoklukları arkadaşlarına anlatsa bu ortalığı karıştırmaktan başka bir işe yaramayacaktı. Üstelik annesi İlker’e bir şey olduğunu sanıp yeri göğü inletirdi.

Onların yanına dönmeye karar verdiğinde bir büyük iki küçük adımlar atıyordu; zira bir tarafı hiçbir şey olmamış gibi davranmaya yeltenirken diğer tarafı can çekişiyordu. Geri geri adımlar atması ondandı. Üstelik onlardan uzakta çok fazla zaman geçirdiği için bütün dikkatleri üzerine çekmesi kaçınılmaz bir hal almıştı. Kafasında deli sorular varken fikri arkadaşlarına vereceği cevabı tasarlamakla meşguldü.

Öncelikle sakin kalmalıydı ve kardeşinin onu aramasını beklemeliydi. En iyi çözüm bu gibi görünüyordu. Şimdi ortalığı vaveylaya vermenin bir anlamı yoktu. Psikopat adamın kardeşine erişmesi hiç de kolay değildi çünkü askeri birliğe sızmak sanıldığı kadar basit bir iş değildi. Büyük olasılıkla kardeşinin yerine kendisinin peşine bu yüzden düşmüştü. Savunmasız iki kadın, onun için kolay lokmaydı.
Kendi kendine teskin edici çözümler sunarken adımlarını sıklaştırdı. Yüzüne sahte bir maske takıp göz kapaklarını kapatıp açtı ve rahatlamak amacıyla nefesini tazeledi. Gülümsemeye gayret etti. Bunu yapmak isterken yanakları iki farklı yönlere doğru kaydı. Yanakları iki farklı yöne kayarken dudaklarının kıvrımda minicik gamzeler oluştu. “Kusura bakmayın arkadaşlar, konuşma biraz uzadı. Kardeşim İlker aramıştı. Bir ara telefonu kapandı tekrar tekrar aramak zorunda kaldım. Bu vesileyle vaktin nasıl geçtiğini anlamadım.” Konuşması bittiğinde bir süredir tuttuğu nefesini üfleyerek geri bıraktı. Ne yaparsa yapsın tedirginliği davranışlarına yansıyordu. Üfleyerek bıraktığı nefes bile kendisini ele vermeye yetiyordu. Genç öğretmenin, iç dünyasının çırpınışları davranışlarına yansırken bu annesinin gözünden kaçmamıştı.

SICAK TEMASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin