29. BÖLÜM

13K 325 78
                                    

Bölüm geçmişten İrem'in geçmişini merak ediyordunuz ben de size 8. Bölümde geçen geceyi yazdım. İçinde kadın cinayeti var gerçekten yazarken tiksindim. Bunların gerçek olduğunu bilmek acı verici ama malesef ki varlar.
Rahatsız olacak kişiler lütfen okumasın!!

Bölüm için tepkilerinizi merak ediyorum. Satır arası yorumlarınızı esirgemezseniz sevinirim.

Bölümde kitabın asıl olaylarıyla ilgili spoilerlar da var belki bulabilirsiniz. :)

Bu arada 100 bin okunmaya ulaşmışız. Hepinize çok çok teşekkür ederim. Mutluyum. Nice 100 binlere diyorum.

Ve okunma ile oy arasındaki farkı dile getiriyorum. Gerçekten bu üzücü oluyor. Lütfen önceden oy vermediğiniz bölümler varsa oy verin. Bu beni çok mutlu eder.

Oylarınızı da unutmayın bir sonraki bölümde görüşürüz. İyi okumalarr!

(Yorum ve oyu kalın yazarak frikikimi de verem kskssk)









BÖLÜM 29



"Bir, iki, on iki
Cetlerin ölü bedeni
Bir, iki, on iki
Kanın en hazin seveni"











Genç yaşların sonunda olmasına rağmen tüm diriliği ile aynadaki yansımasına bakıyordu. Karizmatik duruşu, kusursuz bedeni ve âdeta bu beden için yaratılmış kusursuz kıyafetler...

Kusursuzluk onun ismini bağırıyordu.

Alabar Durulmaz.

Zarafetin ve ağır başlılığın simgesi. Kendi zihninde kurduğu dünyanın yaratıcısı. Belki de tanrısı.

Hayır! Hayır, değil. Hiç bir tanrı bu kadar kurnaz olamaz. Daha da fazlası. Sınırsızlığı

Hâlâ kendisini genç sayan adam eliyle son kez saçlarını düzeltti ve aynadaki ilahi görüntüsüne gülümsedi.

Hayır! Bu gülümseme mutluluk dolu bir gülümseme değildi. Hiç bir zaman da olmamıştı.

Aynadaki bedenini süzerken yansıması daha da bir ilahi gelmişti kendisine. Giyinmiş, kuşanmış hali onu bi hayli çekici gösteriyordu.

Bu hazırlığının nedeni neydi?

Aklında oluşan soru gülümsemesine neden olmuştu. Cevabı kahkahalar atmasına neden olacak türdendi.

Bu gece karısının cenazesi vardı. Ah hayır. Bu gece karısının cansız cesedi olacaktı, cenaze yarın içindi.

Onu yanıltan hafızasına gülümsedi. Ah ama içindeki heyecan bir şeyleri karıştırmasına neden oluyordu. Bu mâzur görünebilecek bir şeydi, sonuçta her gün karısını öldürmüyordu. Kendinden taviz veriyordu. "Sadece bu geceye özel," diye fısıldadı kendi kendine.

Saatin on ikiyi vurması için sabırsızlanıyordu. Saat on iki olmalıydı. Önemli şeyler daima on ikide olurdu.

On iki bir sayıdan ziyade bir kümeler topluluğunun ismiydi. Efsaneye göre her şey tanrının bir oyunuydu. İnsanları yaratırken numaralandırmış ve her numarada yeni bir his eklemişti, bedene bürünmüş ruh parçasına. Her bir sayı bir şeyler içerirdi.

11 sayısı; mutluluk, huzur, sevinç, aşk, itaat, cesaret, hüzün, hırs, öfke, ihanet ve şefkati içerirdi. Bu on bir, bu on bir hissi içerirdi.

SEKRETER +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin