Oy verip yorum yapmayı unutmayın.
Kitap hakkındaki beğendiklerinizi, beğenmediklerinizi veyahut eleştirilerinizi, görmek istediğiniz sahneleri bu pasajın altına yazarsanız isteklerinizi dikkate alırım
Cansu hakkında ne düşünüyorsunuz?
İrem hakkında ne düşünüyorsunuz?
Üstteki iki soruya cevap verirseniz sevinirdim. İyi okumalar.
Kadınlığımdaki baskı dizlerimi titretirken sabitlediğim damarlı kalınlığı içime almaya başladım. Her milimetrelik hareketimde daha da içimde hissettiğim kalınlık çığlık atma isteği uyandırıyordu bende. Bu isteğime ses tellerim karşı gelemiyordu. Kulağıma dolan seslerin tümü benim çığlıklarım ve Burak'ın şiddetli inlemeleriydi. Ya da haykırmalarıydı.
Benim dizlerimden derman çekilirken Burak'a tam aksi oluyordu. Hiç durmuyordu.
Elini kalçalarıma atıyor, avuçluyor, göğüslerimi okşuyor sık sık da emiyordu.
Ben dermansız bedenim yüzünden pek bir şey yapamıyordum. Sadece çıldırtıcı bir yavaşlıkla alıyordum içime. Damarları nabız gibi atarken bedenim iflas edercesine kıvranmak istiyordu.
Yarısına kadar alt dudağımı ısırarak erkekliğini içime aldığımda sabrım tükenmişçesine geri kalan kısmını büyük bir hızla içime aldım.
Yaptığım şey bir anlık dumura uğramama neden olmuştu. Ama kanımı kaynatan zevk dalgaları şaşkınlığımı bedenimden saniyesinde silerken ses tellerim ilk defa işlev görmeye başlamış gibi hafif bir tökezleme ile çığlık atmıştı. Burak'ın erkekliğinin yardığı kadınlığım kadar, çığlığım da boğazımı yarmıştı.
Nefessiz kalırken dermansız dizlerimi umursamadan sert ve kaslı omzundan destek alarak içimde onu hareket ettirmeye başladım. Kadınlığımın derinlerinde olması içimi gıcırdattığı için en dibe kadar onu içime alıp kasılmaya özen gösteriyordum.
Her bir kasılmamda inlediğini veya bir şey yaptığını hissediyordum. Ama aldığım zevkin yoğunluğu kulaklarımı sağıra, gözlerimi köre, bedenimi ise uyuşmuş bir et parçasına çevirmişti. Kadınlığım dışındaki hiç bir yeri umursamıyordum. Başka hiç bir yeri hissedemiyordum. Kalbim bile sanki işlevini kadınlığıma emanet etmiş ve beni bu seksin kollarına duygusuz bir ruh olarak atmıştı.
Şikâyetçi değildim.
Beynim yeterince şu an altımda kıvrananın kim olduğunu tüm gücü ile haykırıyordu.
Burak?
Ah hayır değil!
Doğru cevap: İrem'in eski sevgilisi olacak olan Burak!
Kafamın içindeki çığlıkların arasında beni en tatmin eden İrem'in eski sevgilisi kısmıydı.
Çok yakındı. Bir kaç saat...
Yelkovan ilk kez lehime işliyordu. Bu sefer yelkovan, akrebi tutsak ettiği aitliğin en çok cezasını çeken olmasına rağmen mutluydu. Şakıyarak dönerdi yelkovan. Ama bu dönüşündeki ayrı bir şakımaydı. Dünya dönmezdi onun için. Dünyayı o döndürürdü. Çünkü dünyayı tutsak ettiği akrebi sanardı. Göğüslerini gere gere dünya dönüyor derdi, benim sayemde diye de eklerdi. Aşkını gizleyen yelkovan tutsaklıkta bulmuştu hırsı.
Ben de bir yelkovandım. Ruhum bir yelkovandı. Ama tek fark benim bir tane akrebim yoktu. Bir sürü akrebim vardı. Kendim var ederdim akreplerimi. Baştan alır, döndürür, sarar, belki de en büyük kimyasal çarpışmalara neden olur yine de temsili akrebimi dünya olarak yaratırdım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEKRETER +18
Novela JuvenilBEN O SÜRTÜĞÜM!! Zihninde yer edinmiş sürtük kız imajının ete kemiğe bürünmüş hâliyim. Baş rollerin düşmanı, seninse içine oturan o karın ağrısının başrolüyüm. Yan karakter olan benim, beni izleyen sensin. Ayartıcı ve kışkırtıcıyım. Hiç hoşuna git...