Oy ve yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim.
Karşımdaki adamın gözlerini kuşkuyla süzerken "Tamamsın demi Cenk? Bir sıkıntı çıkarsa senden bilirim." dedim.
Bezgin bir ifade ile yüzüme baktıktan sonra "Saçmalama İrem!" dedi.
Bakışlarımı değiştirmeden ona bakmayı sürdürdüm ancak bir kaç saniye sonra "İyi tamam inandım." dedim ve elimdeki para dolu zarfı Cenk'e uzattım. Sonrasında da ekledim. "Ama bilgi sızdırırsan silerim seni."
Sıkıntıyla derin bir nefes aldığını gördüm. "Ecelime susamadım ben. Hayatta bilgi sızdırmam."
Tek kaşımı kaldırıp zarfı uzattığı ellerinin arasına bıraktım.
"Özellikle babamın bundan haberi olmayacak." dediğimde "Tamam dedim ya." diye parladı. Sonra da üstün körü bedenimi süzdü. Ardından da dudaklarını aralayıp "Bu arada çok," dedi. Ancak cümlesini tamamlamadı. Teşvik niteliğinde "Çekici mi diyecektin?" dedim.
Kaşları anında hayretle havalanmıştı.
"Şey yok, güzel diyecektim."
Aldığım cevaptan memnun kalmayarak alt dudağımı ısırdım. İstediğim cevabı vermeliydi bana. Bakışlarımı hızlıca etrafta gezdirdim. Boş görünüyordu. Etrafta kimse olmadığına kanaat geldiğimde ellerimi Cenk'in boynuna dolayıp bedenlerimizin iyice yaklaşmasını sağladım.
Ani hareketim karşısında şaşırmıştı. Ancak bozuntuya vermedi. Bende bunu fırsat bilerek dudaklarımı büzerek "Ne yani çekici olmamış mıyım?" dedim. Gözleri anında kırmızı rujun ilahlaştığı dudaklarıma kaymıştı.
Bakışlarını dudaklarımdan çekemezken konuşmaya çalıştı.
"Sen... Sen çok çekici..."
Kekeleyerek kurduğu yarım yamalak cümlesi bir yandan gururumu okşarken bir yandan da göz devirmeme neden olmuştu. Kollarımı boynundan çekip aramızda büyük bir mesafe kalacak şekilde geriledim. Ve egom ile konuşmaya başladım. "Şu anki tavırların fazlası ile mükemmel olduğumun kanıtı sanırım."
Cenk şok olmuş gözler ile yüzüme bakıyordu. Hem aniden geri çekilmem hem de söylediklerim buna neden olmuştu. "Sen gerçekten çok değişmişsin." Kekelemeden kurduğu cümlesi hiç hoşuma gitmezken yüzümü buruşturup ters bir ses tonu ile "Seni ilgilendirmez, işini yap. Görüşmeye yirmi dakika kaldı. Şimdiden gir, masanın başına geç. Ve beni görürsen tanımamımışlığa vur."
Cenk daha fazla konuşmanın mantıksız olduğuna kanaat gelmiş olacak ki sakince başını salladı ve "Tamam görüşürüz." dedi.
Cevap verme gereksinimi duymadığımda arkasına bakmadan gitti. Ben de kolumdaki saate baktım. Gerçekten de görüşmeye yirmi dakika vardı. Erkenden şirkete girmek istemiyordum. Kafamı kaldırıp etrafıma baktığımda yan tarafımdaki cafeyi gördüm. Güneş Kafe isimli bir yerdi. Kafeye girip zamanın geçmesini bekleyebilirdim. Belki bir şeyler de içerdim.
Kafeden içeri girdiğimde derin bir nefes aldım. İçerisi gerçekten de ferahtı. İçeride çok insan da yoktu. Çoğu masa boş olduğu için keyfime göre oturabilecektim. Gözüme arka taraftaki cam kenarı masa takıldığında oraya doğru ilerledim.
Masaya oturduğum anda bir garson gelip siparişimi almıştı. Meyve suyu istemiştim. Hava çok sıcaktı. Soğuk bir şeylerin iyi geleceğini düşünmüştüm.
Elimdeki kırmızı dosyayı büküp çantama koyup telefonumla sosyal medyada gezinmeye başladım. Sipariş beklerken yapılabilecek en iyi şeydi. Ancak bir kaç dakika sonra üstümde bir bakış hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEKRETER +18
Ficção AdolescenteBEN O SÜRTÜĞÜM!! Zihninde yer edinmiş sürtük kız imajının ete kemiğe bürünmüş hâliyim. Baş rollerin düşmanı, seninse içine oturan o karın ağrısının başrolüyüm. Yan karakter olan benim, beni izleyen sensin. Ayartıcı ve kışkırtıcıyım. Hiç hoşuna git...