Sindire sindire okuyun. Gerçekler her zaman ağırlık yapar.
Lütfen bu bölüme ve önceki bölüme oy vermeyi unutmayın. Üst üste yayımlamış gibi olduğum için arada kaynamasın.
Paragraf parağraf tepki istiyorum bilesiniz.
İyi okumalar.
Cansu
Karşımda duran yeşil gözleri bir daha inceledim. Benden sabırsızca cevap bekliyordu. Sabırsızlıktan doğan öfke gözlerine kadar ulaşmıştı. Yine de ona cevap vermedim. Tek yaptığım yüzüme yerleşmiş olan ifadeyi sürdürmekti. Bir yandan da buklelerimle oynuyordum. Rahatlatıcı bir etkiye sahipti.
"Sanırım cevap vermeyeceksin?"
Sabırsız adam en sonunda dayanamayarak cevap vermeyeceğimi dile getirmişti. Ancak soru niteliği taşıyordu. Ve bu sorusunun altında yatan gizli tehtidi görebiliyordum. Tek kaşımı kaldırarak yüzünü incelemeye devam ettim. Tehtidin ne olabileceğini çözmeye çalışıyordum.
"Hmm... Bu neden bu kadar önemli?"
Alay içeren cümlemi dile getirdiğimde Burak'ın dudakları hafifçe kıvrıldı. O an ifademi korumakta zorlandım. Boş bir tehtid değildi. Altı doluydu. Bu durum içimdeki ürpertiyi kamçıladı.
"Benim açımdan hiç bir önemi yok Cansu ama senin açından büyük bir önemi var. Şayet ben istediğime her türlü ulaşabilirim ama sen benim isteklerim dışında hiç bir şeye ulaşamazsın." Burak'ın yüzüme çarptığı gerçeğe karşılık zorlukla gülümsedim ve "Senin isteklerin değil Burak, yanılıyorsun. Alabar'ın istekleri ve Alabar'ın yapacakları. Sen aradaki telefon hattından farksızsın. Sanırım Alabar sana uzun zamandır gerçekleri hatırlatmamış." dedim. Her kelimemin haklılığı altında düşen ifadesini izledim. Daha çok gülümsedim.
"Senin de sesin fazla çıkmaya başlamış Cansu."
Burak bana doğru bir kaç adım atıp yakın bir mesafede duraksamıştı. Demek sesim çok çıkıyordu. Yanılıyorsun Burak, henüz sesim çıkmaya başlamadı bile.
"Söylesene, Alabar ne ceza verdi sana? Partiyi mahvettiğin için ne tür bir cezaya tabi tutuldun?"
Burak'ın zayıf noktalarından birine parmak basarak yüzünde oluşan nefreti izledim. Alabar'ın cezaları her zaman büyük oluyordu. Bunu en iyi Burak bilirdi ne de olsa. Yüzündeki nefreti izlerken geçmiş anıları hatırladığını fark ettim.
Benim için anıydı, her ne kadar Burak için ceeza olsada.
"Bunları sorgulama hakkını sana kim verdi?" hiç alay barındırmayan cümlesi kahkaha atmama neden oldu.
Bu çocuk bana fazlası ile komik geliyordu. Burak ise kahkahamı anlayamamış gibi suratıma bakıyordu. Bir anda oturduğum koltuktan ayağa kalkıp ona doğru adımladım. Aramızda çok az bir mesafe kalana kadar yaklaştım ona.
Ardından da gözlerinin içine bakarak "Neden geldin. Yoksa partiyi dağıtmana karşılık Alabar ceza olarak tekrar benimle yatmanı mı istedi."
Cümlemin sonlarına doğru kollarımı boynuna gevşekçe dolamıştım. Ancak Burak nefrete o kadar odaklanmıştı ki bunu fark edecek durumda değildi.
"Cezaydı. Ağzınla söylüyorsun." Dizginleyemediği nefreti ile konuştuğunda yüzüne karşı gülümsedim.
"O gece cezaydı. Peki ya sonraları? Yapma Burak, gerçeklerden kaçma. Amacın İrem'ın bulunduğu durumda bir parmağın olmadığını kanıtlamak mı? Buna inanmayacağımı biliyorsun. Bile isteye oldu her şe-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEKRETER +18
أدب المراهقينBEN O SÜRTÜĞÜM!! Zihninde yer edinmiş sürtük kız imajının ete kemiğe bürünmüş hâliyim. Baş rollerin düşmanı, seninse içine oturan o karın ağrısının başrolüyüm. Yan karakter olan benim, beni izleyen sensin. Ayartıcı ve kışkırtıcıyım. Hiç hoşuna git...