önceki bölüm gerçekten de 1k'yı geçti, yorum yapan herkesi kocaaman öpüyorum. ben de size bu yüzden normalden daha erken bir süreyle bölüm yazdım, iyi okumalar.❤
••
"Yenge, biraz daha yumurta ister misin?"
Ters bakışlarımı Selim'e fırlatırken önümdeki tabaktan yanaklarım dolacak kadar kocaman bir lokma koydum ağzıma. Bu sefer Murat kenarıdan "İstersen biz çıkalım bugün, siz abiyle tek kalın evde." diye atıldığında elimdeki çatalı ona fırlatmak için kaldırdım, ama sonradan başka çatalım olmadığını fark edip indirdim. İkisi gülüşürken somurtup sanki ağzım yeteri kadar dolu değilmiş gibi bir lokma daha soktum ve zorlukla çiğnemeye başladım.
Olanlar şuydu. O gün Korel'in cümlesinin ardından arkadan Miraç'ın ettiği küfrü duymuştuk. Ben yaşadığım şok yüzünden birkaç saniye olanı biteni kavrayamasam da Korel'in sert ve öldürücü bakışlarının hedefi olmuştu kendisi, üstümden çekilmesi ve Miraç'a kabaca "Ne var?" diye sormasının ardından ise biraz kendime gelip ayaklanmıştım. Kendimi basılmış gibi hissetmeme karşın Korel sadece öfkeliydi, böldüğü için Miraç'ı öldürmek istiyor gibi bakıyordu. Miraç ise onun bu bakışları karşısında az önceki sahneyi unutup korkuyla kekelemiş, telefonunu koltuğun üstünde unuttuğunu ve bizim de uyuduğumuzu sandığını söylemişti. Bunun üstüne Korel bana dönerek uyumaya gitmemi biraz daha yumuşak bir şekilde söylemişti.
Olay buraya kadar çok da kötü değildi. Hatta gece yatağıma giderken Miraç aklımdan çıkmıştı, beynimi sadece Korel'in dediği cümle meşgul ediyordu. Yeni uyanmış olduğum için tüm gece yatakta dönüp durarak düşündüğüm şey de bu cümleydi, adam bildiğin benden etkilendiğini söylemişti çünkü! Farklı yönlere çekebileceğim bir cümle değildi, açık ve netti. Benden etkileniyordu.
Ama sabah kalktığımda ve kahvaltı için salona geldiğimde herkesin yüzündeki imalı gülümseme kesinlikle beklediğim bir şey değildi. Sol gözünde koca ve taze bir morluk bulunan Miraç masum bir sesle "Ben kimseye söylemedim, Elmas abla herkese 'Yekta sizin yengeniz.' demiş." diye kendini açıkladığında ise bu gülümsemelerin anlamını anlamıştım, zaten bunun hemen ardından başlamışlardı yenge demeye. Yekta gitmiş yenge gelmişti resmen! Sürekli Korel ve ben hakkında bir şeyler diyorlardı, ben ise sadece susmaları için homurdanıyordum. Keşke Korel duysaydı da kızsaydı hepsine.
Sinirli sinirli çiğnediğim lokmayı yuttuktan sonra birkaç yudum su içip sandalyemde geriye yaslandım. Hayır bir de hepsi o kadar doğal bir şekilde kabul etmişti ki, hani insan bir klasik türk ailesi triplerine girip kızar falan. Yok, bunların hepsi bunu bekliyor gibi direkt yenge demeye başlamışlardı. Tamam belki Korel olduğu için kızamazlardı ama benden kolay kabullenmeleri de garipti. Korel benden etkileniyordu!
Aklıma o anlar geldiğinde suyumdan bir yudum daha aldım. Açıkçası bu konu hakkında ne kadar düşünsem de bir çıkış yolu bulamamıştım, hayatımda ilk defa bir mafya babası benden etkileniyordu. Daha öncesinde buna o kadar ihtimal vermemiştim ki aslında düşündüğümde tüm tuhaf hareketlerini açıklayacak bu sebebi göz ardı etmiş ve adamın bir deli olduğunu düşünmüştüm. Meğer aptal benmişim. Hem de en büyüğünden.
İçime derin bir nefes çekerken mutfağa Kadir ve Deniz abi girdi. İkisinin de gözleri direkt beni bulurken yüzlerine yerleşen imalı gülümseme homurdanmama sebep oldu. Beni çok bekletmeden "Günaydın yenge." diye selam verdi Kadir, ona ters bir bakış atmakla yetindim. Sabahtan beri yengeleri olmadığımı söylememe rağmen sadece gülüyor ve inanmıyorlardı bu dediğime. Değildim!
"Hayırdır Yekta, suratın asık. Abiyi görmedin mi daha? Tabii, onu görmeden günün aymıyordur senin." Selim'in dediğinin üstüne hepsinden bir gülüş çıkarken ağzımı terslemek için açtım ama benden önce tüm mutfakta yankılanan bir ses oldu. "O zaman ayma vakti gelmiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya [bxb] • Tamamlandı
RomanceKorel Demirel, karanlık bir adamdı. Ölümcül zekâsı onu son derece tehlikeli birisi yaparken, bencilliği ve acımasızlığı bunu körüklüyordu. Hayatında zaaflara yer vermezdi. Klasik bir mafya babası tanımına kesinlikle uyuyordu. Ta ki, bir gece yarısı...