merhabalar, nasılsınız?
••
Altı adam Kaliforniya'ya iniş yaptığında Kaliforniya çok sıcak bir havaya ev sahipliği yapıyordu. Hatta bu sıcak öylesine bunaltıcı ve nemliydi ki Yekta inildiği anda ilk birkaç saniye sessizce sıcaktan korunmaya çalışmış, ağzını dahi açmamıştı. Elbette bu sessizlik kısa bir süre sürmüş olsa da onun için büyük bir şeydi.
"Yuh, sokakları bile başka be!"
Sarışın çocuk hiç çekinmeden konuşurken dört tane koca adam onunla gülüyor, bir tanesi ise gözlerini genelde olduğu gibi ondan ayırmıyordu. Yekta nadiren fark etse de Korel'in siyah hareleri birlikte oldukları her an çocuğun üstünden pek ayrılmıyor, onun tüm hareketlerini ezberlemiş olmasına rağmen dikkatle izliyordu. Kendisi bile bazen buna şaşırsa da sarışının etkisini kabul edeli uzun zaman olmuştu.
"Ya, ne sandın? Çok havalı değil mi? Kendimi ilk kez Lamborghini'nin neden televizyona reklam vermediğini öğrendiğimdeki gibi hayran hissediyorum!"
Yekta'nın dediğine onun yanında yürüyen Tamer hemen "Neden vermiyormuş ki Yekta?" diye sordu merakla. Yekta, belindeki kolun sahibine biraz daha yaklaşıp "Lamborghini alacak kişilerin televizyon izlediğini düşünmüyormuş." dedi birkaç ay önce öğrendiği bilgiyi anımsayarak. Tamer, yürüyüşünü bozmadan gözlerini büyütüp "E ben izliyorum ama." dedi. Hatta daha bugün gelmeden önce niloya izlemişti.
Yekta dudak büküp onu teselli edecekken yanlarında yürüyen Miraç da muhabbete dahil olup "Bence reklam parası vermemek ve insanları gaza getirmek için öyle demiştir." dedi. Hemen Miraç'ın yanında yürüyen Deniz ise bu yorumdan sonra "Koskoca Lamborghini reklam parasından kaçar mı oğlum, herifler çok havalı düşünmüş." diye atıldı.
Korel'in aklıysa bu muhabbet sırasında çevredeydi, uçaktan indikten sonra girişine doğru yürüdükleri otelin etrafını aklına kazıyordu. Her zaman dikkatli birisi olduğundan dolayı daha gelmeden önce otelin planını zaten ezberlemişti ama canlı görmenin de faydası vardı. Hem de etraftaki insanları bir kere bile görmüş olmak onun açısından büyük avantajdı.
Gözleri hızla etrafı tararken kulağı yanındaki çocuktaydı, bu yüzden Yekta heyecanla "Ne zaman varacağız?" diye sorduğunda gezinen gözlerini bekletmeden ona çevirdi ve "Sen şimdi Miraç ve Deniz'le odaya çıkacaksın, ben de birkaç saate yanına geleceğim. Tamam mı?" dedi. Onunla konuşurken hep bir çocuğu ikna etmeye çalışır gibi konuşuyordu.
Yekta, Korel'le odaya çıkıp birlikte bir şeyler yapma planının tek cümlede suya düşmesiyle dudaklarını büzse de itiraz etmeden başıyla onayladı. Korel ona odadan çıkmaması ve yanındaki adamların yanından ayrılmamasını kesin dille anlatırken de bu onaylayışı devam etti, deli dolu ve genelde yerinde durmayan bir kişiliği olsa da son deneyimi ona çok şey öğretmişti.
Sonunda Kaliforniya'nın en iyi otellerinden birisinin girişine geldiklerinde Miraç ve Deniz hemen Yekta'nın iki yanına geçmiş, birnevi onu koruma altına almışlardı. Korel ikisini bir kez daha uyardıktan sonra Tamer'e bir baş işareti yaptı ve ezbere bildiği yere doğru büyük adımlarla ilerlemeye başladı. Yekta, arkalarından Malik abinin uyarısını hatırlayarak tek bildiği duayı yarısını uydurarak okudu ve yanındaki adamlarla diğer yöne doğru yürümeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya [bxb] • Tamamlandı
RomanceKorel Demirel, karanlık bir adamdı. Ölümcül zekâsı onu son derece tehlikeli birisi yaparken, bencilliği ve acımasızlığı bunu körüklüyordu. Hayatında zaaflara yer vermezdi. Klasik bir mafya babası tanımına kesinlikle uyuyordu. Ta ki, bir gece yarısı...