Uykumun en tatlı yerinde, dördüncü rüyamın tam ortasındayken kulaklarımı dolduran zil sesiyle yüzüm buruştu. Yanağım sesi susturmak istercesine başımı koyduğum yastığa sürtünürken "Bu kim ya?" diye homurdandım boğuk bir sesle. Daha sabahın bu saatinde kim arardı beni? Hem ben telefonumu yatmadan önce kısmamış mıydım?
Yatmadan önce...
Gözlerim bir anda hızla açılırken bedenimi de aynı anda doğrultmaya çalıştım ama sadece çalıştım, çünkü kalçalarıma giren daha önce hiç hissetmediğim kadar can yakan bir ağrı aniden bedenimin kaskatı kesilmesini sağladı. Dudaklarım arasından acı dolu bir inleme dökülürken "Hassiktir! Sanırım götüm gitti!" dedim aynı acıyla. Aklıma dolan tüm pozisyonlar sanki arkamdaki acıyı arttırırken nefes bile almadan durdum. Yahu adamı gazlamıştık falan ama ne vardı o kadar sokacak!? Al işte gitti göt!
Vücudum yarı doğrulmuş pozisyonda kalakalmışken içime çok hafif nefesler çekerek hareket etmemeye çalıştım. Önceki sefer ilkim olmasına rağmen böyle olmamıştı, şu an kendimi göt ve aşağısı felçli gibi hissediyordum. Bunların hepsi Firdevs hanımın yamulmuş yüzüne güldüğüm için olmuştu, eminim!
Hareket edebilen tek yerim olan yüzümü buruşuk hâlinden normale çevirip yavaş bir nefes bıraktım ve "Hadi Yekta, yapabilirsin Yekta, yaparsın Yekta. Sen ki; küçükken sınıf kapısının üstüne elin yetişemediği için düz duvara tırmanan, evin bir ucundaki duvardan su borularına tutuna tutuna diğer uca giden -daha sonra hepsini patlatmış olsan da-, arkadaşını korkutmak için lağama giren ve çıkamayıp lağamı söken Yekta'sın! Hadi koçum!" diye kendimi gazladım ve besmele çekerek bacaklarımdan birisini yataktan aşağı attım.
Doğrulduğum andan daha şiddetli bir ağrı kalçalarıma saplandığında çığlık atmak için açılan ağzımı tek elimle bastırdım ve çıkacak çığlığı oraya hapsettim. Kendime verdiğim tüm gaz anında tuzla buz olurken "Kaşınan kafama sokayım, ölüyorum amına koyayım!" dedim sitemle. Hayır ama ben ne bileyim adamın sanki küçükmüş gibi acımadan içime kökleyeceğini!
Zaten normalde de tatlı olan canım, uzun süredir duymadığım bir yerde oluşan bu acıyla iyice kendini belli ederken gözlerimi arkama çevirdim. Yatağın diğer tarafı dağınık ve boştu, çalan telefonsa sanırım Korel'indi. Telefonu burada olduğuna göre sanırım aşağı inmişti, ben de burada nefes almaya çalışıyordum!
"Tamam... Abartmak yok, sadece ayağa kalk ve duşa git." Kendime verdiğim telkinden sonra yavaşça diğer ayağımı da yere basıp ayaklandım, kalçam bu hareketle aralandığı için kesik soluklar aldım ağzımdan. Kalkmayı başarmıştım! Geriye biraz ötemde olan banyoya ulaşmak kalmıştı.
İçime derin bir nefes alıp arkamdaki ağrıyı umursamamaya çalışarak yavaşça bir adım attım. Ayakta durduğum zaman da ağrıdığı için çabuk olmak istiyordum, hemen olsun bitsindi.
Minik ve olabildiğince hızlı adımlarla -dakikada bir tane- banyoya ulaştığımda sevinçle "Ulaştım!" diye şakıdım. Suya uzanıp en sıcağa ayarladım, üstümdeki kıyafetleri hareket etmemeye çalışarak çıkarttım. Aslında Korel gece arkama masaj yapıp krem sürmüştü, buna rağmen bu kadar ağrıması hayatın bana nah çekme şekliydi sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya [bxb] • Tamamlandı
RomanceKorel Demirel, karanlık bir adamdı. Ölümcül zekâsı onu son derece tehlikeli birisi yaparken, bencilliği ve acımasızlığı bunu körüklüyordu. Hayatında zaaflara yer vermezdi. Klasik bir mafya babası tanımına kesinlikle uyuyordu. Ta ki, bir gece yarısı...