merhabalar, nasılsınız?
upuzun bir bölüme alayım sizi... iyi okumalar<3
•
Mavi gözlerim hemen ötemdeki mat siyah duvarı sanki üstünde tuhaf bir şey varmış gibi dikkatle izlerken aklım tamamen başka bir yerdeydi. Ağzım yaklaşık on dakikadır süren derin sessizliğe ayak uydurmak ister gibi hiç açılmamıştı, buna karşın beynimde yüzlerce düşünce dönüyordu. Bu düşünceleri bir sonuca vardırmanın tek yolu ise hemen yanımda uzanan, omzu omzuma değen adamdı.
Aramızda yaşanan o sahneden sonra ikimiz de durgunlaşmış, rahat yatağına oturmuştuk ve muhtemelen benzer şeyleri düşünüyorduk. O yaşadığımız yakınlaşma tüm dengemi, özellikle de ona aylarca hasret kalmış bedenimi bozarak yoldan çıkartsa da konuşmamız gerektiğini biliyordum. Birbirimize bağırıp suçlayarak halledilmiyordu bazı şeyler, oturup konuşmak gerekiyordu.
O da tam olarak böyle düşünüyor olacak ki aramızda büyüyüp giden sessizliği keserek "Yekta." dedi bir anda. Dakikalardır ilk adımı niyeyse ondan beklediğim için bunu dediği an hızlıca ona döndürdüm başımı.
Siyah gözleri beni karşılarken yüzü ifadesizdi, beni bekletmeden başını hafifçe yana yatırıp "Beni hiç özledin mi?" diye sordu muhtemelen dakikalardır düşündüğü şeyi kısıkça. Gözleri dikkatle gözlerimi izliyordu.
Bu sorusu içime derin sayılabilecek sessiz bir nefes çekmeme sebep olurken gözlerimi çekmeden "Özledim." dedim, dürüstçe. "Özledim ama sana gelmeyi aklımdan bile geçirmedim. Çünkü gelsem de beni asla kabul etmezsin diye düşündüm. Hem de bilmiyorum, yanında yine aynı şeyleri yaşarım veya daha kötüsü sana bakarken, senin yanındayken hep o günleri hatırlar ve iyileşemem diye korktum."
Ardı ardına sıraladığım cümleler onu sanki nefessiz bırakmış gibi hırkasının önünü çekiştirdi ve bir nefes çekti. Gözlerimi kırpıştırıp kaçırdığı gözlerinin bana bakmasını bekledim, bu sırada yatağın üstünde bulunan ellerim kumaşı gerginlikle sıkmıştı. Bu konuşma bağırıp çağırmak kadar kolay yapılmıyordu ve ikimiz de ciddi bir tavra büründüğümüz için kendimi daha da gergin hissediyordum.
Beni çok bekletmeden siyah harelerini benimkilere çevirdi. Ben ondan yine beni suçlamasını, kızmasını bekliyorken o bir anda dudaklarını araladı ve "Anlıyorum." dedi duru bir sesle. Sonrasında "Anlıyorum ama eğer ben karşına çıkmasaydım ne olurdu, onu merak ediyorum. Beni tamamen siler miydin?" diye devam etti.
İlk kelimesi üstümdeki gerginliğin büyük bir kısmını atmama sebep olurken istemsizce rahat bir nefes aldım. Beni anlaması güzeldi, beni ne anlatsam da anlamayan birisiyle konuşmak bile boşuna gibi hissettirirdi çünkü.
Dudaklarımı yalayıp gerginliğimi atmış olmanın verdiği rahatlıkla daha rahat şekilde konuşmaya başladım. "Bir gün illaki karşılaşırdık. Ben eskisinden daha iyi olduğumu sizinle karşılaştıktan sonra anladım, belki birkaç ay daha karşılaşmasaydık bunu fark edip kendi ayaklarımla gelirdim buraya. Ama hiçbir zaman seni veya sizi tam anlamıyla silmeyi düşünmedim."
Boğazımı temizleyip "Hayatımın en önemli kısmı sizinle geçti, tek kalemde silemem." diye bitirdim.
Söylediğim her kelimeyi dikkatle dinledi ve en sonunda hiçbir şey demeden uzunca baktı gözlerime. Bu bakışma ben gözlerimi kaçırıncaya kadar devam etti, hatta ben gözlerimi yatağa çevirmişken bile bakışlarının gölgesini yüzümde hissettim. Yine de aklımdaki cümleyi tam anlamıyla toparlayana kadar bakmadım ona. Beynim boşalmış gibi hissediyordum. Zaten normalde de çok dolu değildi ama şimdi ekstra boşalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya [bxb] • Tamamlandı
RomanceKorel Demirel, karanlık bir adamdı. Ölümcül zekâsı onu son derece tehlikeli birisi yaparken, bencilliği ve acımasızlığı bunu körüklüyordu. Hayatında zaaflara yer vermezdi. Klasik bir mafya babası tanımına kesinlikle uyuyordu. Ta ki, bir gece yarısı...