Page 14

80.6K 5.4K 5.5K
                                    


Elimdeki kahve bardağını dudaklarıma yaklaştırıp bir yudum daha aldım. Ağzıma dolan tatla gözlerimi göğe çevirdim. Hiç yıldız olmayan siyah gökyüzünü izlerken sıkıntıdan ofladım. Ciddi anlamda yapacak hiçbir şey yoktu bu evde, gündüz birileriyle konuşsam da geceleri herkes uyuyordu ve koca evde tek kalıyordum. Enerjileri saat onda bitiyordu resmen, benimse gece iki-üçten önce tüm evi üç defa turlayacak kadar enerjim oluyordu ve hatırlatmak istiyorum ki bu ev büyüktü. Yani cidden, harbiden büyüktü.

"Dizilerde hiç böyle olmuyor. Resmen elli mafyayla aynı evdeyim ama hepsi saat onda uyuyor. Çatışmaya gidince ne oluyor acaba? Hep mafyaların hiç uyumadığı falan söylenir, yalan, vallahi yalan! Bu evdeki düzgün tek mafya benim." Kendi kendime homurdanmalarımın arasında başka bir ses duyduğumda gözlerimi hemen sesin geldiği yöne çevirdim. Gördüğüm beden gözlerimin büyümesine sebep olurken az önce dediklerim aklıma düştü, "Şey, bir de sen. Cidden bak maşallahın var, ben uzaktan görsem de mafya derim. Derdim yani. Sen de düzgün bir mafyasın. En düzgününden." diye hızlı hızlı konuştum bu yüzden. Benim ölümüm çenemden olacaktı, söylüyorum bak.

Bir an duraksadı, ardından dudağının bir kısmı kalktı. Bu adamın dudağının iki kısmının da kalkmış olduğu hâlini merak ediyordum, sanki bir kısmı felçli gibi tek kısmı kalkıyordu sürekli. Bir anda aklıma gelen ihtimalle gözlerim kocaman olduğunda yüzüme bir bakış atıp "Ne düşündüğünü merak etmiyorum." dedi.

Fark ettiğim bir diğer ayrıntı ise Korel'in artık bana eskisi kadar kötü bakmıyor oluşuydu. Yani eskiden her an üstüme atlayıp beni öldürecek gibi gözüken bu adam, şu anda ifadesizce bakıyor ve hatta bazen, nadiren dudağının tek kısmıyla gülüyordu. Bu beni de rahatlatıyordu, diğer şekilde hoşlandığı çocuk mekâna girdiğinde gerilen kızlar gibi onu gördüğüm an geriliyordum.

Durduğu yerde dikilmeyi bırakıp yanıma geldi. Oturduğum büyük salıncağa aramızda biraz boşluk olacak şekilde yerleşti, gözlerini terasta olmamız sebebiyle tüm çıplaklığıyla görünen göğe çevirdi. Bir süre sessizce bekleyip ben de gözlerimi siyah gökyüzüne çevirdim. Bir bomboş bir kağıt gibi gözüken havaya, bir de sanki çok ilgi çekici bir şey varmış gibi oraya bakan adama baktım. En sonunda kendimi tutamayıp "Neden havada bir şey varmış gibi ilgiyle bakıyorsun, ben hiçbir şey görmüyorum." diye sordum. Cidden merak etmiştim, bomboş siyah bir yere bakarken neden gözleri parlardı bir insanın?

"Sevgilin var mı ufaklık?"

Bir anda sorduğu soruyla şaşkınlıkla baktım ona, gözlerim kısılırken neden böyle bir şey söylediğini anlamaya çalışıyordum. Gökyüzü ve sevgilim ne alaka olabilirdi, acaba eskiden sevgilisini öldürmüştü de gökyüzünde mi görüyordu? Yuh Yekta, o kadar da yapmazdı herhalde! Yapar mıydı? Yapmışsa da bilmek istemiyordum ki ben!

Benden bir cevap gelmediğini gördüğünde yüzünü bana çevirdi. Yüzümü kısaca süzüp "Sevdiğin kişinin gözlerinde de özel bir şey yoktur ama oraya bakarken güzel şeyler hissedersin." dedi. Kaşlarım havaya kalkarken "Hadi be!" diye bir tepki koydum ortaya. En son tahmin edeceğim şey karşımdaki adamın romantik bir âşık olmasıydı, buna daha sonra günlerce gülecektim ama şimdi gülersem olmayan sevgilisi yerine beni gökyüzüne yollardı.

"Sizin var mı gözüne bakınca farklı şeyler hissettiğiniz birisi." Sorduğum soruyla dudağını yalayıp "Hayır, sadece öyle derler." dedi umursamazca. Elimi çaktırmadan zaferle havaya kaldırdım, eğer söyledikleri kendi sözleri olsaydı birisi hakkında yaptığım en kötü analizi yapmış olacaktım. Ayrıca birkaç sene içinde evde pıtı pıtı yürüyen küçük Korel'ler görmek de istemezdim. Isırırlardı.

Mafya [bxb] • TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin