Page 61

43.2K 2.6K 1.9K
                                    

önceki bölümü atlamayın..

••

"Yekta, tut şunları annem."

Annemin elime tutuşturduğu tabakları zorlukla bir arada tutarken "Anne Kaf Dağı dizseydin tabaklarla, az olmuş bunlar!" dedim zorlukla. Kucağıma koyduğu tabaklar benim kafamın boyunu geçmişti çünkü. Hayır altı üstü üç kişiydik, hepimiz her lokmaya ayrı tabak kullansak bile bu kadar tabağı kullanamazdık ki!

Annem, sanki azlarmış gibi elindeki tabağı tabakların üstüne bırakıp "Sen sus bakayım, sofrayı donatacağım işte zenginler gibi. Hem bunları yıkayacak olan da benim." dedi oyuncu bir sinirle. Gözlerimin önündeki renk renk ve çeşit çeşit tabağa bakarken "Bunları ne kadar dizersen diz sofra zengin sofrasına değil aşureye benzer yalnız." dedim.

Dediğim şeyle gözleri kısılırken tek eli ayağındaki terliğe gitti, gözlerim kocaman olurken tabakları önüme siper ederek "Bana değilse de zavallı tabaklara acı!" dedim. Yalnız iyiden iyiye kollarım titremeye başlamıştı, acaba elli tane tabağı yere düşürsem annem bana ne yapardı?

Öğrenmek istediğimden pek emin değildim.

Kısılı gözleri arasından "Git sofraya koy onları." dediğinde hemen başımı sallayıp arkamı döndüm ama döndüğüm gibi götüme gelen terlikle acıyla inleyip "Ah, tam on ikiden! Cani kadın!" diye bağırdım.

Bir terlik daha yememek için hızlıca mutfağın yanındaki salona geçtiğimde elimdeki tabakları hızlıca masanın üstüne bıraktım. Acıyan kollarıma dudak bükerek "Üzülmeyin, intikamınız alınacak. Hem siz de iki tabak taşıyınca titriyorsunuz ama ilerde ya silah taşımak zorunda olursanız? Sonuçta ben her güçlü erkeğin arkasında olan o kişilerden biriyim biliyorsunuz. Lütfen biraz alışın bunlara." dedim ama devam edemeden annem mutfaktan bana bağırdı.

Oflayarak ayaklarımı sürdüm ve mutfağın kapısında "Yalnız ben resmen doğum günümde çalıştırılıyorum yahu! İnsan doğum gününde rahat ettirilmez mi, sen daha çok iş yaptırıyorsun!" diye sitem ettim. Annem dediklerimi hiç umursamadan, sanki hiç konuşmamışım gibi elime büyük bir tencere verdi.

Evet, bugün benim doğum günümdü! Daha önce minik bir mahallede orta halli bir ailede doğmuş olduğum için hiç zengin usulü kutlamamıştım doğum günümü, hatta her doğum günüm genelde tam olarak bu şekilde başlar ve biterdi. Bu sefer ise farklı olacak şey, ailemle kutladıktan sonra bir arabanın beni alıp büyük eve götürecek olması ve mafyalarla birlikte kutlayacak olmamdı! Tabii şey, bir de sevgilimle!

Bu düşünce heyecanla dudaklarımı yalamamı sağlarken büyük bir neşeyle elimdeki tencereyi tabaklar gibi masaya koydum. Birkaç çeşit yemeği daha masaya getirdikten sonra annem o tabakların hepsini masaya dizdi ve içlerine yemekler koydu, hepsine azar azar koyuyordu. Mesela benim babam bu tabaklardan en az on tane pilav gömerdi.

En son masada elli tane tabak ve çeşit çeşit yemek olduğunda geri çekilip gururla gülümsedi ve "Bak bak, sen anca aşure de. Sanat bu." dedi. Bence hâlâ aşureye benziyordu ama bir şey demek yerine sırıttım.

Kısa bir süre babamın gelmesini bekledik, saat de yediye geliyordu. Saat dokuz gibi araba gelecekti ve pastayı mafyalarla beraber keseceğimiz için anneme yapmasına gerek olmadığını söylemiştim.

Mafya [bxb] • TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin