Page 38

65.3K 3.4K 4.1K
                                    

merhabalar, nasılsınız?

bölüme geçmeden önce ufacık bi açıklamam olacak.

gördüğüm yorumlara dayanarak söylüyorum, 100 kişiden 98'i yusuf-tuncer ikilisini seviyor ve daha fazla ön plana çıkmalarını istiyor.

benim de amacım bu yöndeydi zaten çünkü ikisinin oldu bittiye gitmesini istemiyorum ama birkaç kişinin yorumuna denk geldim ki tuncer ve yusuf'un sarmadığını, okumadan geçtiklerini söylediler. ben de kimseye zorla bir şey okutmak istemediğim için bölüm aralarına çok az tuncer-yusuf serpiştirip onun dışında olan ilişkilerini onlara özel bölümler yazarak anlatacağım. yani o bölümleri okumak tamamen isteğinize bağlı olacak ve herhangi büyük bir olay kaçırmayacaksınız. ayrıca bu sayede daha fazla ön plana çıkacaklar.

kitapla ilgili başka istediğiniz bir şeyler varsa buraya yazabilirsiniz.

iyi okumalar❤

••

"Para şirket hesabına geçti mi? Tamam, başka hiçbir hesaba tek kuruş göndermeden orada beklet ama çabuk fark edilecek, o zamana kadar elden çıkartmaya bak. Korel abi ayarlamıştır gelecek kamyonları, sen aracı ol adamlarla. Eğer hesapta bir sorun çıkarsa parayı direkt S3'e transfer et."

Çenemi oturduğum sandalyenin üstünde koyduğum dizime yaslamış, kollarımı da bacaklarıma sarmışken karşımda büyük bir ciddiyetle telefonda konuşan Tuncer'i dinliyordum. Dediklerinin yarısını bile anlamıyor olsam da uyuşturucuyla ilgili olduğunu anlamıştım. Korel de bu sabah birkaç saatliğine şehre, orada birikmiş birkaç işi halletmeye gitmişti. O ve Tuncer yokken kontrol Elmas ablada olsa da onun yetkisini aşan olaylar olmuş olmalıydı.

Eh... Benimki büyük patron olduğu için ben de gitmesini anlayışla karşılamıştım. Nasıl ama? Her güçlü adamın arkasında duran adam olabilmiş miyim?

Tuncer telefonu kapatıp önümüzdeki masaya fırlatır gibi bıraktığında çenemin yaslı olduğu dizimi biraz oynattım ve "Korel ne zaman gelecek ya?" diye sordum daha gitmesinin üstünden bir saat geçmesine rağmen. Bu sorum Miraç'ın yüzünde bir sırıtma oluştururken "Merak etme yenge, eğer operasyon yoksa çok geçe kalmaz." dedi. Bu sırada yan tarafımda oturan, geleli henüz birkaç saat olmuş Elmas abla bana yandan bir bakış atıp göz kırptı. Yüzümde bir gülücük oluşurken ben de iki gözümü kırparak cevap verdim ona.

Oturduğumuz masa düne oranla boştu, Yusuf ve Görkem Tuncer'e telefon geldiğinde mecburen kalkmışlardı. Daha doğrusu Tuncer her arama geldiğinde ayaklanıp Yusuf ve Görkem'in duymaması sebebiyle bizden uzaklaştığı için Yusuf rahatsız olmuş ve bir bahaneyle masadan ayrılmalarını sağlamıştı. Zavallı Tuncer de sonunda rahatça oturabilmişti.

Sıkıntıyla oflayıp "Burada yapacak hiçbir şey yok mu ya?" diye sordum. Aslında dışarıda kar vardı, ama Korel geldiğinde kaymak istiyordum. Bu yüzden bu seçeneği direkt olarak eledim. Onun dışında da yemek ve yatmak dışında pek bir şey kalmıyordu. Sabahtan beri bir şeyler yediğim için oda servisçisi ve açık büfe elemanlarıyla sıkı dost olduğum için de biraz utanıyordum daha fazla yemeye.

Aman canım, ne olmuş yenilebilecek her şeyi yemeye çalıştıysam? Hayatımda kaç kere sevgilimin oteline gelecektim sanki? Bir ara Korel'e kaç otelleri olduğunu sormalıydım.

Mafya [bxb] • TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin