You are not killer but you are criminal..☠

88 15 102
                                    

Malikanenin ön kapısında bir o yana bir bu yana gidiyordum. Tamam buraya da gelmek kolay değildi ama içeri girmek başka bir seviyeydi. Ön kapıdaydım resmen. Binlerce kez girdiğim malikane ama hiç kullanmadığım kapıya döndüm. Yanımdan geçen biri ile yerimden sıçradım. Youngbae bana bakarak kapıyı açtı ve bir şey demeden bahçeye girdi. İlerlerken bir anda bana döndü.

"Gelmiyor musun ?"

"Ben...şey"

"Buraya içeri girmeye gelmedin mi ?" Dediğin de bir kaç adım atıp bahçeye girdim.

"Haberleri var mı ?" Dedi bana yolu gösterdi. Yürümeye başladığımda peşime takıldı.

"Hayır. Hep siz mi habersiz iş yapacaksınız ?" Dediğimde güldü. Gergindim. Aşırı gergindim ve bu çok normal.

"Haklısın. Burada olduğumuzu nereden öğrendin ?"

"Işığı açık gördüm. Tahmin ettim. Geçen haftalarda da..." sustum. Bom'la yaptığımız şeyi söylememem gerekirdi sanırım.

"Gizli gizli girdiğiniz günden mi bahsediyorsun ?" Biliyor muydu ? Hepsi mi ?

"Chaerin bence sende bir şeyleri öğrendiğine göre artık kartlar açık oynayabiliriz. Umarım" dedi ve kapıyı açtı.

"Sana kaç kere dedim bir bok yaparken düşün diye!" Kapı açılır açılmak duyduğumuz bağırma ile ikimiz de kaldık. Seunghyun.

"Düşünecek bir şey mi vardı ? O salak beni sinir ediyor. 2 kız tarafından nasıl kaçırılabilir ?" Youngbae hemen harekete geçti ve koşar adım salona ilerledi. Bende kapıyı kapatıp ilerlemeye başladım. Youngbae ne dediyse evde benim topuk seslerim dışında bir ses yoktu. Bom'la geldiğimiz günün aksine bu sefer her yer temizdi. Salona girerken Jiyong'u yukarı çıkarken yakaladım.

"Yah sen! Orada kalıyorsun. Bir adım daha atma!" Diye sesimi yükselttim. Herkesin bana baktığını biliyordum. Yüzünde bir gülümseme ile bana döndü. Gülümsemeni özledim.

"Önce kıyafetimi değiştireyim. 5 dakika ver bana" bir elini havaya kaldırıp. 1 saniye bile gözümün önünden ayrılma.

"Buraya gel" dedim. Üzerinde saten, siyah bir pijama takımı vardı. Çok güzelsin.

"5 dakika. Senin karşında böyle dur-" sıkıca tuttuğum çantamı kaldırıp ona fırlattım. Çantam göğsüne çarpıp yere düştü. Seunghyun'un güldüğünü duysam da ona bakmadım. Merdivene ilerledim. Jiyong ise sadece bana bakıyordu. Yerden çantamı alıp omzuna vurmak için kaldırdım ama havada kaldı elim. Gözlerini kırpıştırıp önce elimdeki çantaya, sonra yüzüme baktı.

"Buna bile değmezsin" diye fısıldadım. Bakışlarındaki ifade dondu, gülümsemesi soldu. Çantamı indirdim. Sıkıca tuttum ve ona döndüm.

"Sadece 1 gün daha veriyorum. Eğer sen polise teslim olmazsan ben seninle iş birliği yaptığı için Seungri'yi teslim ederim. Yerini de herkese söylerim. İstediğin kadar kaç. Bu sefer bildiğim her şeyi polise anlatır ve yakalandığından emin olurum" konuşmam ardından merdivenlerden indim.

"Cidden bunu istiyor musun ?" Ona döndüm.

"İstememem için bir sebep var mı ?"

"Suçlu olmadığımı biliyorsun"

"Suçlusun Kwon Jiyong. Kanundan kaçtığın için. Ne kadar masumluğunu ispat etsem bile ceza alacaksın. Kanundan kaçtın. Ayrıca ülkeye nasıl girdin ? Sahte kimlik ? Bu da suç eğer bilmiyorsan"

"Sahte değil. Kimliği orjinal.  Sadece onun değil" dediğinde Seunghyun'a döndüm. Şöminenin yanına çekilmiş tekli koltukta oturuyordu. Büyük salonda tanıdığım kişiler dışında bir de kadın vardı. Veterinerdeki kadın.

"Bu da suç" dedim. Jiyong merdivenlerden indi ve karşımda durdu.

"Bana cevap ver! Gerçekten istiyor musun ? Polise gitmemi ?"

"Seninle hiç bir alakam yok. Yani gidip girmemen beni ilgilendirmez. Ben bir vatandaş olarak görevimi yapıyorum. Bir suçluyu ihbar etmek."

"O zaman neden o davayı açtın ?" Yutkundum. Bir çok sebebi vardı.

"Çünkü masumsun"

"Daha demin suçlu dedin" Dediğim de işaret parmağımı ona doğru uzattım.

"Sakın benimle oynamaya kalkma. Ne dediğimi sende benim kadar iyi biliyorsun. Dava açtım çünkü bir katil değilsin. Ve ben bunu ispatlayacağım diye söz verdim. Eğer..Eğer gitmeseydin bilirdin. Şimdi sadece onun için uğraşıyorum. Yaptığım andan itibaren bir kere bile adını ağzıma almayacağım" dedim sinirle. Gözlerindeki hayal kırıklığını görüyorum Jiyong. Peki sen benimkini görüyor musun ?

"İstemiyorum. Davayla ilgilenme"

"Ya Jiyong" dedi Youngbae yerinden kalkarken. Jiyong elini onu uzatıp durdurdu.

"İstemiyorum" dedi tekrardan. Alayla güldüm.

"Ne o ? Hayatın boyunca bir fare gibi bu delikte mi yaşayacaksın ?" Dedim sinirle. Sonunda o da sinirlenmişti.

"Gerekirse yaşarım."

"Ama yaşayamadım" diye bağırdım. Sinirle ellerimi saçıma geçirdim. Gözlerimi kapatıp kendimi sakinleştirmek istedim ama başarılı olamadım.

"Yaşayamadın da gittin. Yani sakın bana ben burada mutluyum ayakları yapma. Ben o günden sonra hiç bir şeyi senin için yapmadım. Ben o gün o sikik polis bana senin kaçtığını söylediğinde inanmayıp yine senin için yalan söyledim. Eve geldiğimde anladığım şeyle senin için herhangi bir şeyi yapmayı bıraktım. Bunca şeyi kendim için yaptım ben. Kendi sözümü tutup ismini hafızamdan sileceğim. Mesele asla sen değilsin. Kendini yüceltip sakın rezil olma. Burada tüm mesele benim. Bu yüzden sikik çeneni kapa. Gitmiyor musun polise ? Tamam gitme. Sadece istediğini yap. Zaten asla kendi istediğin dışında bir şey yapmadın ama seni uyarıyorum. Sakın yoluma çıkma. Ben değiştim Jiyong. Bu benim sakin halim. Sinirli halimi görmek istemezdin." Dedim ve lanet olası evden çıktım.


LOVE WITH A CRIMINALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin