We need talk, Miss Lee ☎️

103 13 44
                                    

"Sen kafayı mı yedin? Hayır. Bu adam kafayı yemiş! Ne demek ayrıl ? Senden uzaklaşmam. O kadar tehlike varken hemde. Ah bir de ne sadece sen ve bir kişi. Müzeye bilet mi kesiyor herif! Sınırlı görme hakkımız var sanki" diye bağırdığında Bom kıkırdadı. İkimizde ona döndük.

"Şey..sonda ki komikti" derin bir nefes alıp Jiyong'a döndüm.

"Adam haklı Jiyong. İkisinde de. Zaten beni izleteceği belliydi. Ayrıca 2'den fazlası kişi dikkat çeker. Duydun mu ? Bu kadar yol almışken hayır. Kimse engel olamaz buna. Kimse" dedim yüksek sesle. Kollarımı tuttu.

"Siktir et. Hayır. Sana zarar gelmesindense içeri girer yatarım. Böyle giderse canın yanacak"

"Çocuk değilim ben Jiyong. Tanrı aşkına şöyle davranma! Şu saatten sonra vazgeçmek mantıklı mı ?" Kollarımı bıraktı.

"Vazgeçelim demiyorum ama yanlış yapıyoruz. Ayrılmak mantıklı değil. Başına bir şey gelirse seni koruyamam. Başka bir yolu olmali"

"Ben kendimi korurum. Başka yol falan yok işte. O adam cinayetten girecekse sadece bu var. İste ya da isteme bu böyle. Onu dinleyeceğiz" dedim sakin olmaya çalışırken. Sinirle yanımdan geçti ve beraber kullandığımız odaya girip kapıyı sıkıca kapattı. Çarpan ses ile benim gibi Dara'da sıçradı. Yorgun bir gülümseme kaldı suratımda.

"Biz devam edelim. Kabul etmek zorunda" dedim. Onun yakalanmasını göze alamazdım. Polise gitse daha iyiydi ama o adam..o adam onu öldürürdü. Ailenin geri kalanına yaptığı gibi.

"Chae..bende memnun değilim bu durumdan"

"Olabilir oppa ama yapabileceğimiz başka bir şeçenek yok. Ya önümüzde tüm imkanlar varda ben mi görmüyorum!" Dedim sonunda. Jiyong kapıyı açtı. Salona geldi ve oturdu.

"İstediğin kadar dene. Gitmiyorum bu evden! Çıkmayacağım işte. Banane"

"Jiyong o zaman ben çıkarım" dediğimde surat astı.

"Yapmasak olmaz mı ?" Kafamı iki yana salladım. Dara yanıma geldi.

"Yeter. Cidden. Karışmak istemedim ama Chae haklı. Çocukça davranmayı kesin. Chae yıllardır bunda çalıştı. Bende kardeşimi ateşe atmam. Ona koruma ayarlayacağım. En iyilerinden. Sadece şu adamda sıkıntı olur çünkü eğer seni izleyen birini görürse güveni kırılıp kaçabilir"

"Evet oraya korumayla falan gidemem."

"Ben gideceğim Chaerin'le" dedi Seunghyun. Herkes onayladı. Jiyong'a baktım. Sadece üzgündü. Onu anlıyordum tabi ki ama elimdem bir şey gelmiyordu. Yemekten sonra Jiyong ve Daesung toparlandı. İkisi Dara'nın oteline geçecekti. Daesung'un onunla kalmasına karar vermiştik çünkü hepsi giderse dikkat çekebilirdi. Son kez bir toplantı yaptık hep beraber. Jiyong minik toplantımızdan sonra beni odaya çekti ve sıkıca sarıldı.

"Mahkeme günü. Çıkacaksın." Jiyong kafa salladı.

"Sabah polise teslim olacağım. Bir kaç saat sonra da mahkeme olacak" dedi Jiyong.  Düşüncesi bile kalbimi hızlanıyordu. Hep gerginlikten oluyordu bunlar.

"Merak etme. Geleceğim yanına zaten. Yani otele. Teslim olduktan sonra direk bana haber verirler. Haberi alır almaz da karakola geleceğim"

"Aşkım korkuyorum" Jiyong bir zamanlar bana aşkım demen için o kadar uğraşmıştım. Bu yüzden hep aşkım demeni istiyorum.

"Bana güvenmiyor musun sen bakayım ?" Dedim şakayla.  Sadece ortamı yumuşatmak istiyordum ama Jiyong çok gergindi.

"Güveniyorum ama sana bir şey olacak di-"

"Şişşt" diyerek onu susturdum. Parmaklarımı parmaklarına kenetledim.

"Dün anlattığın şey..hayalini kurduğun geleceğimiz. Sana sadece çocuklarımızın cinsiyeti konusunda garanti veremem. Yani 2 kız da olabilir ya da 2 erkek" dediğimde güldü.

"O gelecek. Bizim geleceğimiz..ben çok sevdim Jiyong. Çok fazla hem de. Bu yüzden sabırsızlanıyorum. Her şeyi halledelim ve o geleceğe yürüyelim beraber. Çiçekli bir yolda" dediğimde gülümsedi ve burnumun ucuna bir öpücük bıraktı.

"Hem gitmen iyi oluyor. Sen buradayken odaklanamıyordum davalara" Dediğim de kahkaha attı ve beni kendine çekip sarıldı.

"Şu lanet dava bir bitsin. Ah bir bitsin. Her şeyi istediğim gibi yapacağım" sırıttım. Kapı gürültüyle çaldı.

"Ne var ?"

"Hadi çifte kumrular. Gitme vakti" dedi Daesung. İkimiz de aynı anda göz devirince gülüştük ve beraber odadan çıktık. Parmaklarım hala onunkine kenetliydi. Eline bavulunu aldı ve kapıya doğru ilerledi. Ah çok özleyecektim onu. Sadece 9 gün Chaerin. Az kaldı. Davadan sonra özgür olacaksınız. Umarım.. Çalan telefonla oflayıp telefonu açtım ve kulağıma götürdüm.

"Alo ben Chaerin"

"Bayan Lee. Ben Young Ha. JP Ent.'dan arıyorum" duyduğum şeyle donakaldım. Artık nasıl görünüyorsam evdeki herkes bana döndü.

"Evet. Ne istemiştiniz? "

"Bayan Lee, Bay Park sizinle bir görüşme ayarlamamı istedi" Jiyong bana baktı. Kurumuş dudağımı yaladım.

"Ben..biraz meşgulüm" kaçmıyordum. Sadece dava üzerinde çalıştığımı fark etsin istiyordum. Bakalım Park ne kadar görüşmek istiyor.

"Güne ve saate siz karar verebilirsiniz Bayan Lee. İsterseniz bir akşam yemeği bile olabilir." Dedi. Jiyong konuşmak için ağzını açtığında panikle ağzını kapattım.

"Konu neydi ?"

"Tahmin etmek zor değildir sanırım Bayan Lee. Önemli bir konu. Yarattığınız gündemle ilgili" Sanki ortaya yalan bir olay atmışım gibi konuşuyordu. Öylesine kapanacak bir konuymuş gibi. Bu sinirlerimi zıplatıyordu.

"Bu konu hakkında görüşülecek bir şey yok. Ona söyleyin mahkemede görüşelim"

"Sizin bir şey demenize gerek yok Bayan Lee. Lakin Bay Park'ın sizinle konuşmak istediği şeyler. Siz gelmezseniz biz geliriz. Tabi ki size uygunsa"

Aleni tehdit var yetişin!!

Ne olacak sizce ? Chae gidecek mi görüşmeye?  Gitsin mi ?

Ayrıca nasıl ilerliyor ve istediğiniz bir şey var mı ? Merak ettiğiniz falan..
Çok soru sordum dimi ?

Sadece nasıl bulduğunuzu merak ediyorum.  Lütfen dürüst olun. Love uu💖

LOVE WITH A CRIMINALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin