An Americano.One Sugar. Extra Shot. ☕

91 15 11
                                    

Kahveler geldi ve kız hızla dışarı çıktı. İlk geldiği zamanki gibi hemen çıkmak yerine biraz oyalamıştı. Bayan Park kahvemi içerken bana baktı.

"Peki americano. Tek şeker. Ekstra shot. Biraz garip. Yani ekstra shot ekleyince tek şeker koymak. Shot acı yapar ve şekerin önemi kalmaz ki"

"Öyle düşünmeyin lütfen. İçinde şeker olduğunu biliyorum. Bu bana yetiyor" dediğim şeyi düşünürken gözlerini kısmıştı.

"Ne fark eder ki tadını alamazsın ?"

"Bana bunu ilk söylediğinde bende öyle düşünmüştüm." Ellerini önünde birleştirdi. Manzaraya döndüm.

"Bugün hava güzel dimi ?"

•••

"Bugün hava güzel dimi ?"

"Bana mı diyorsun ?" Kaşlarını çatarak konuştuğunda kafa salladım ve yere oturdum. Elindeki musluğu yere bırakıp parmaklıklara yaklaştı.

"En son bana kap atan birine göre fazla cesursun"

"Cesurluk değil. Yalnızlık diyelim. Başka kimse yok konuşacak. Ayrıca o 1 hafta önceydi. Bence unutmalısın artık" karşımda eğildi ve parmağını yüzüme doğru uzattı.

"Ağladın mı sen ?" Kafamı iki yana sallayıp konuşmamayi tercih ettim çünkü yalan söylediğimde direk belli oluyordu.

"Yalancıları sevmem ama bende bir yalancıyım. O yüzden görmemezlikten geleceğim"

"Kahve ? Kahve içelim mi ? Bir makinemiz var. İstediğini yapabilirim. Hem az dinlenmiş olursun. Sabahtan beri bahçeyle ilgileniyorsun" konuşmam bitene kadar beni izlerken sonunda alaylı bir sırıtma oldu yüzünde.

"Beni mi izledin ?"

"Nasıl izliyebilirim ? Tüm gün okuldaydım. Saçmalama" diye rahatça konuşsam da kızdığımı hissediyordum. Omuz silkti. Yerden kalktım.

"İyi kahve yapıyorum"

"Americano. Tek şeker ve ekstra shot" şakayı kesmesini söylemek için ona baksam da o çok ciddi duruyordu. Mutfağa girip oma americano kendime ise latte yaptım. 5 dakika sonra bahceye döndüğümde artık parmaklıkların diğer tarafımda oturuyordu. Asla oraya ait durmuyordu. Sanki birisi kafasina silah dayamıştı. Gülerek oraya ilerledim yere oturduktan sonra ona ait olan bardağı parmaklıklar arasından ona uzattım. Kahvesini alırken değen parmaklarımızla iki saniye ona baksam da onun pek umurunda değildi. Hızla elimi çektim.

"Aslında buraya da gelebilirdin. Bahçede bir salıncak var. Aşırı rahat" kafasını bir yudum alırken iki yana sallamıştı.

"Bahçeden çıkmıyorum"

"Neden orası ile kendin ilgileniyorsun ?" Sorduğum soruyla kaşları hafifçe kalkarken gülümsedim."Hadi ama pek bahçeyle ilgilenip, tüm günümü evde geçireyim tipi yok sende. Zaten boş oturan birinin böyle bir evi olmaz"

"Baba parası" diye kısa kesti. Şanslı piç. Tamam ben de pek farksız sayılmazdım ama o..yani o büyüktü. En azından benden büyüktü. 24 yaşıma geldiğimde ben ailemden para beklemezdim.

LOVE WITH A CRIMINALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin