The reason for all this

90 14 58
                                    


Polis bana kapıyı açtığında gergince ona baktım.  Alışıktım hapishanede olmaya. Bir avukatınsan alışman gayet normaldi de. artık gergin bile olmuyordum ama bu sefer farklıydı. Bu sefer görüşmek istediğim kişinin ismi bile beni geriyordu. 

"Burada olacağım. Herhangi bir sorunda seslenmeniz yeter" dedi gerginliğimi anlayan polis. Gülümsemeyi deneyip içeri girdim. Park elleri masaya kelepçeli bir şekilde oturuyordu. Çökmüştü. Sadece 1 hafta olmasına rağmen çökmüştü. Göz göze geldiğimizde kızgındı. Onun yerinde olmam kızgın olur muydum emin değilim. Sanırım pişman olurdum. Ya da üzgün. Geçip karşısına oturdum. 

"Jiyong ev hapsinde, şirketinin başına da oğlun geçti. Young Ha söylemiştir tabi. Lakin şirketinin pek kalacağını sanmıyorum. İdollerin şirketten ayrılıyor. Haklı olarak" kaşları çatıldı. 

"Bunu neden anlatıyorsun ?" dediğinde gülümsedim.. 

" Dedikodulara göre yeni bir şirket kurulacakmış. İnsanlar dört gözle o şirketi bekliyor. İsmi GD Ent.  Molet diye bildiğimiz bir söz yazarı kuracakmış. Ah belki bilmiyorsun. O Jiyong" dediğimde öfkeyle masaya vurdu ellerini. Sonra bir anda kahkaha atmaya başladı. 

"Ne yani ? Hava mı atıyorsun ? Hiç bir şeyi kalmamış bir adama hava atamazsın Chaerin" ismimi söyleme şeklinden tiksindim. Sanki nefret kusuyormuşcasına söylemişti. 

"Hava atmıyorum. İnsanların hak ettikleri yerlere geldiğini gösteriyorum. Yeteneği olan iyi yerlere geliyor, suçlu olan hapishaneye" Gülerek kafasını iki yana salladı.

"Onun hak ettiği yer toprağın aldı" dedi ve yine kahkaha attı. Acaba mahkeme kararı ile bu adamın bir daha gülmemesini isteyebilir miydik ? Çok iticiydi, boştu. Kararlı gözlerini gözlerime dikti. 

"Neden geldin ? Ne istiyorsun ?"

"Basit aslında. Bay Park bu işe ilk girdiğimde, Jiyong'la ilk karşılaştığımda beni ona çeken bir his vardı. Merak.  Buraya gelmemin de tek sebebi bu. Merak ediyorum. Emin olun göz arda edemeyeceğim kadar merak ediyorum hem de. Neden yaptığınızı ?" dediğimde adam geriye yaslandı. 

"Hak ettiler. Hepsi hak etti. Şansım varken Jiyong'u da öldürmeliydim ama...ama bir bağ, bir his, düşünce. Ne dersen de. Engel oldu bana" kaşlarımı çattım. Ne diyordu bu adam ? O gün Jiyong'un ölmemem sebebi o köpeğe çarpılmış olmasaydı. 

"Aşıktım ona. Deli gibi seviyordum. Önce de ben sevdim, önce ben gördüm, ben tanıdım. Sonra onu gördü. Ona aşık oldu. Gözlerinin içine bakardım beni görsün, beni fark etsin diye. Neden derdim ? Neden ? Önce ben görmüşken, ben tanımışken, ben sevmişken neden bana bakmıyor. Gözü sadece o üvey abim olan pislikteydi. Hak etmiyordu abim onu. Sürekli kızlarla geziyordu, onu görmüyordu bile" Sa Na'dan bahsediyordu. Kwon Sa Na. 

"Sonra benim salak abim! ona itiraf etti. Aşık olmuş, Oda onu seviyordu zaten. Beraber olmaya başladılar. Abime bakıyordum, biliyordum onu sevmiyordu. Biliyordum o onun umurunda değildi. Ayrılacaklardı, sürekli de kavga ederlerdi ama bir şekilde dönüp dolaşıp birbirlerini buluyorlardı. Ben ise ölüyor gibiydim." dedi pis gülüşünü yüzüne yerleştirdi, kollarını masaya dayadı ve öne doğru eğildi. 

"Bende yapmam gerekeni yaptım. Bir gün bize gelmişti, abim dışarıdaydı. Benimle oldu. Ayrılacaklardı, başka yolu yoktu. Benim olacaktı. Kimsenin değil" dediğinde sandalyemi iterek ayağa fırladım. 

LOVE WITH A CRIMINALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin