Plans have changed.

76 15 25
                                    

Ben siyahlar giyinmiş sessiz sessiz hareket ederken yanımdaki Seunghyun pata küte limana daldı. Ters bir şekilde ona baktığımda elindeki bitmiş çilekli sütü ilerideki çöpe basket attı. 

"Ne var kızım ? Ajan filmi mi çekiyoruz burada ? " Doğruldum ve ona yaklaştım. Elinde yakmak için çıkardığı sigarayı aldım ve ben yaktım. Kendine oflayarak bir tane daha çıkardı. 

"Haklısın ama bir kontrol etseydik tuzak falan olursa diye yani" dediğimde gülerek kafasını iki yana salladı. 

"Saçmalama. Tuzak olsa burada buluşmak istemez" dedi ve denize doğru yaklaştı. Peşinden gittim. 

"Nasıl yani ?"

"Kızım zaten burada bir olay yaratmışlar. Bir daha olay olursa bu sefer eski dosyalarda çıkacak meydana. Anladın mı ? İnsanlar araştıracak" bunlar mantıklıydı. Adamlar o kadar uzun zamandır suçun içindeydiler ki artık her türlü suç hakkında mantıklı kararlar verebiliyorlardı. Uzaktan bir silüet gördüm. Simsiyah giyinmiş biri etrafına bakarak yürüyordu. Hedef direk bizdik. Denizi izleyen Seunghyun'u dürttüm. Bana baktığında kafamla adamı işaret ettim. Doğruldu ve benden bir adım öne çıktı. Adam yanımıza kadar geldi. 5 adım kala durdu ve kafasıyla sağ tarafı işaret etti.

"Şurada konuşalım" dedi ve yürümeye devam etti. Peşine takıldık. Daha ulu orta olmayan bir yere geçince bize döndü ve maskesini çıkardı. 

"Merhaba"

"Acelem var" dedi selam bile vermeden. Yüzündeki panik zaten belli oluyordu. Maksimumu 40 yaşlarındaydı. İkimizde onayladık.

"Kimsin ?" dedi Seunghyun adam direk ona baktı.

"Seunghyun. Beni hatırlamadın mı ? Jiyong nerede ?" Gelmiştim. Boğazımın kuruduğunu hissediyordum. Bu adam kimdi ki Seunghyun onu tanısın ? Seunghyun'da aynı şeyi düşünüyor olmalıydı ki kaşları çatıldı. 

"Bay Jung diyin bana. Acelem var. Takip edilmiş olabiliriz. O yüzden sadece dinleyin. Tam ismimi şimdilik bilmeseniz de olur.  Bir örgüt üyesiydim. Kiralık katildik daha doğrusu. Park denilen şerefsiz bizi tuttu. Malikanedeki olayda vardık" dediğinde kanım dondu. Ben sadece bir görgü tanığı yada önceden şirkette çalışan biri falan sanmıştım. Tamam bir örgüt olduğunu biliyordum ama malikanedeki...katillerden biri olduğunu tahmin etmemiştim.

"Malikane olayı sonrası Park bizi bir daha tuttu. Kaçırma için." dediğinde Seunghyun adamın yakasını tutup ona bir yumruk geçirdi. Şimdi her şey netti. Adamın Seunghyun'u tanımasının sebebi onu kaçırmış olmalarıydı. Adama bir tane daha geçirdiğinde adam yere düştü. Aralarına girip Seunghyun'u tuttum. 

"Biliyorum. Daha fazlasını hak ediyorum ama buraya düzeltmek için geldim. Hatamı telafi etmek için"

"Bunca yıldan sonra utanmadan bir de telafi mi diyorsun ?" dedi Seunghyun küfredercesine. Ellerimi kollarında sabitledim. 

"Önce dinleyelim. Anlat" dedim adama dönüp. Adam ayaklandı ve bana baktı. 

"sonra bir daha iş olduğunu söyledi ve 7'imizi de buraya çağırdı. Bizimkiler önden gitti. O zamanlar bir sevgilim vardı. O yüzden bizimkilere diyip biraz geç kalacaktım ama geldiğimde her şeyin bir tuzak olduğunu anladım. Bizimkilere haber veremeden her şey...her şey bir anda oldu. Hepsini öldürdüler. Zorla kaçtım. Elimde kanıtlar da var. O yüzden beni arıyorlar." dedi ve derin bir nefes aldı. o kadar öfkeliydim ki başım ağrımaya başladı. 

"Kanıtlar nerede ?"

"Şuan bende değil ama mahkemeye kadar alacağım"

"Nerede ?" diye ısrar ettiğimde adam önce Seunghyun'a sonra bana baktı ve derin bir nefes aldı.

"Bir garın dolaplarından birinde. Seul'den çıkmadan oraya koymuştum. Ben ölürsem bile...belki biri bulur dedim. Bak kanıtları sana getireceğim. Yemin ederim. Ben her şey için pişmanım. Bunca yılım kaçarak geçti. Sürekli korku ve endişe. Polise giderdim ama o herif çıkmanın bir yolunu bulurdu emin ol. O girdikten sonra hapse girmeye varım ama o dışarıdayken beni içeride öldürtürdü direk. İçeride polis tanıdıkları da var"

"O polisleri tanıyor musun ?"

"Evet. Bir kaçını sadece. Eminim daha fazlası da vardır ama elimde sadece bir kaçının fotoğrafları var" dediğinde kafa salladım. Kafamda milyon tane şey dönüyordu şuan. 

"Gitmeliyim. Mahkemeden önceki gün kanıtları sana yollayacağım"

"Bu yetmez" dedim inatla."Mahkeme günü mahkemeye çıkacaksın. Bana anlattıklarını orada da anlatacaksın"

"Ama" dedi sonra bir kaç saniye sustu. Yanımda Seunghyun'un sinirden titrediğini görüyordum. Bıraksam adamı boğacaktı.

"Tamam. Geleceğim ama bana o gün hapse gireceğinin garantisini vermelisin"

"O gün orada olursan görürsün gireceğini. Sadece gelmen gerek çünkü sen görgü tanığından ziyade. Bir suçlusun" dediğimde adam hüzünle kafa salladı. Üzerindeki tozları silkeledi. Göz göze geldik.

"Gitmem gerek. Dikkatli olun. Ona..ona üzgün olduğumu söyle" dediğinde Seunghyun adamı tekrar tuttu.

"Üzgün ? Üzgün olma şerefsiz. Şuan seni öldürmüyorsam bil ki onun özgür olması maalesef senin gibi bir ite bağlı" dedi ve adamı iterek kendinden uzaklaştırdı. Adam koşarak orayı terk ettiğinde Seunghyun'a döndüm. Dolan gözlerini duvara çevirdi ve sinirle bir yumruk attı. Yanına gidip elimi omzuna koydum. 

"Sakin ol oppa. İşimiz bittiğinde hepsinin hapiste olacak" dedim. Gözlerini bana çevirdi. 

"Yapacağız dimi ? Halledeceğiz" dediğinde kafa salladım. Bana sıkıca sarıldığında karşılık verdim. bir kaç saniye sonra ayrıldım ve telefonumu elime aldım.

"Ama şimdi gitmeliyiz" dediğimde ikimizde limandan çıktık. Telefonda Dara'nın numarasına tıkladım. Bir kaç çalışta açtı.

"Yah bir dur. Seungri! Bekle" dedi bir kaç saniye onları dinledim. Yine mi kavga diyorlardı bunlar. Of ben bile bıkmıştım ki düzgün evde bile duramıyordum. 

"Dara ?"

"Evet evet. Dinliyorum"

"Herkes evde dimi ?"

"Eh Youngbae markete gitti onun haricinde evet"

"Güzel Daesung'u da çağırın. Toplantı yapmalıyız. Plan değişti."

LOVE WITH A CRIMINALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin