Like before, but this is not a dream.

87 14 39
                                    

"Tüh elmalar olmamış daha. Şimdi hangi bahane ile seninle konuşma başlatacağım" dedim henüz yeni yeni olan elmalara bakıp. Benim bahçemle, onun bahçesi arasındaki demirlerin oradaydım. Sırttı. 

"Gerçekten bahaneye ihtiyacın var mı ?" dediğinde bende gülümsedim. Bir anda ciddileşti ve işaret parmağını bana doğru uzattı. 

"Beni muhabbete tutup işten kaçmak istiyorsun dimi ?" dediğinde gülümsemem daha büyüyüp ellerimi teslim olurcasına kaldırdım. 

"Gerçekten pes. Çiçekleri ben aldırttım sana hatırlarsan" dediğinde omuz silkti.

"Hadi gel" dediğinde arka kapıya doğru ilerledim. "Ön kapıdan gel" dediğinde sırıtarak yön değiştirdim. Jiyong bir kaç gün hapishanede kaldı. Cezasına karar verildi. Sonuçta kanundan kaçmıştı. Bu bir suçtu. Avukatı olarak bu süreçte yanındaydım. Cezası biraz kinayeli geldi. Hatırladıkça gülüyordum. Büyük bahçe kapısından girdim. Bizimkiler Jiyong hapishanedeyken aldığım çiçeklere bakıyor, nasıl ekeceklerini öğreniyordu. Beş yıl önceki gibi üzerimde kot bir bahçıvan pantolonu vardı. Jiyong'a baktım. Üzerinde dövmelerini gösteren beyaz bir askılı giymişti. Hava çok sıcaktı. Gözlerim ayaklarına kaydı. Terk farkı artık bileğindeki bilekliği saklayan bol pantolonlardan giymiyordu. Üzerinde bol ve kısa bir şort vardı. Kollarını iki yana açmıştı. Bu henüz bu sabah getirildiği mahkemeden sonra dışarıdaki ilk günümüzdü. Koşarak ona sarıldım. 

"Tanrım Ri ona zarar vereceksin"

"Nuna hayatında hiç bir çiçeği suladın mı ?" Seungri ve Dara'nın kavgaya başlaması ile gözlerimi devirdim. Jiyong'dan ayrıldım ve bizimkilere ilerlerken elini tutup çekiştirdim.

"Hayatımda gördüğüm en gürültü çiftsiniz"

"En azından sizin kadar dramatik değiliz" dedi Dara. Seungri'de kafa sallayarak onu onayladı. İki şey hakkında kavga etmiyorlardı. Birincisi Dara'nın mükemmel olduğu, ikincisi ise en mükemmel çiftin onlar olduğu. 

"Burası ile işimiz bittiğinde her yer rengarenk olacak" dedi Bom heyecanla. Heyecanına ortak olup kafa sallarkan Jiyong kollarını omzuma koydu ve ellerini önüme birleştirdi. 

"Tıpkı eskisi gibi" diye fısıldadığında gülümsedim. Kafamı geriye atıp yanağını öptüm. 

"Şu bileklikten de kurtulamadın cidden hyung!" dedi Daesung. Jiyong omuz silkti.

"Maalesef avukatım pek iyi değil. Bu yüzden takmaya devam etmem gerekiyor" dediğinde herkes güldü. 

"Yah! Bir de gülüyorsunuz. Siz dua edin hepiniz takmıyorsunuz. O zaman görürdüm ben sizi! Birbirinizi yerdiniz bu bahçede" dediğimde herkes daha çok gülmeye başladı. Hem sadece bir yıl. Bir yıl takacaktı. Hakim bunun kararını almıştı. Sonra da haftada bir imza atmaya gidecekti. Zaman geçtikçe her şey geride kalacaktı. Eğer kaçmamış olsaydı bu cezayı almasına gerek bi- neyse. Bunları düşünmek gereksizdi artık.

"Gerçekten canım limonata çekiyor. Serin serin" dedi Hyorin. Bae ise ayaklandı. Artık dava dışında bir şeyi düşünmek güzeldi. Bae'nin acemi baba halleri hepimizi güldüren şeyler arasında üst sıradaydı. 

"Alıp geleyim ben"

"Gerek yok. Limon olacaktı. Gidip yapalım" dediğinde Bae onayladı ve Hyorin'in ellerini tutup çekerek kaldırdı. İkisi de malikaneye yürüdü. Derin bir nefes aldım ve kenarda sessizce oturan Seunghyun ve Go Eun'a baktım. Seunghyun Go Eun'a çilekli sütünü uzattı. Kulağımın dibinde Jiyong çoktan Bom ile bir konu hakkında konuşmaya başlamıştı. 

LOVE WITH A CRIMINALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin