Baby I Know You Love Me🌼

77 15 37
                                    

"Ona sarılarak ağladığım 10 dakika sonra polisler geldi" dedim hala oturduğum yerde. Anlatacak gücüm yoktu.

"Bence biraz dinlenmelisin Chae. Sonra konuşalım"

"Hayır. Bitsin artık bu" dedim kararlı bir şekilde. Bitmeli Bom. Beni anca böyle anlarsın.

•••

"Ellerini kaldır" bağıran polisleri anca şimdi duymuş ve kafamı kaldırmıştım. Jiyong ellerini kaldırmamış sadece bana sarılmaya devam etmişti. Etrafımızı çevreleyen polislere baktım. Bize silah doğrulmuşlardı. Polislerden biri ötemizde ağlayan annemi yanına almış, sakinleştiriyordu. 20 dakikadır aklıma gelmeden bir düşünce geldi: O bir katil.

"Ellerini görebileceğimiz bir yere koy ve sivilden uzaklaş" diye bağırdı biri. Jiyong hareket etmiyor bana sıkıca sarılıyordu. Ondan ayrıldım. Yoksa onu vuracaklardı. Silahlar bana değil, ona dönüktü.

"Hayır. Ona zarar vermeyin" dedim ellerimi kaldırarak. Sesimdeki panik herkesi durdurmuştu. Silahlar inmemişti, hala onun üzerindeydi ama herkes bize bakıyordu.

"O kötü bir şey yapmadı" dedim. Hemen arkamdaki nefes alışverişlerini hissediyordum.

"Chaerin. Sus. Karışma. Annenin yanına git ve orada kal" dedi sessizce. Kafamı iki yana salladım.

"O bir şey yapmadı" dedim ona bakarken. Gözlerindeki ışıltı ile polislere döndüm.

"Ona zarar vermeyin. Lütfen. Silahlarınızı indirin. O kötü biri değil" dedim. Başta tam karşımdaki polis silahını indirdi.

"Hepiniz indirin silahlarınızı" dediğinde geri kalan onu dinledi. Adam bana yaklaştı.

"Bay Kwon'u alın." İki polis onu tutarken yanına koştum.

"Hayır lütfen götürmeyin onu" kuralları okumuştum. 2. Kez kaçarsa hapse girerdi. Babam yüzünden oraya dönsün istemiyordum. Ailem yüzünden.

"Chaerin. Annenin yanına git"

"B-benim yüzümden. Hepsi. Babam, sen. Hepsi benim yüzümden" dedim ve polise döndüm.

"Lütfen. Benim hatam. Onu götürme-"

"Chaerin sorun yok" dediğinde ona baktım. Vardı. Sorun vardı. Aynı gün içinde babam, sonra o. "Sen beni savundun Chae. Ben iyiyim. Hiç olmadığım kadar. Çünkü sen beni savundun"

"Bayan Lee anneniz biraz fenalaştı. Sakinleştirici vuruldu" Jiyong'u arabaya bindirirken bir polis yanıma gelmişti. Annem! Her şey üst üste geliyordu. Anneme doğru gitmeden polis önüme geçti.

"Yarın..mümkünse karakola gelmelisiniz" dediğinde kafa salladım. Hemşirelerden öğrenip annemin olduğu odaya gittim. Koltuğa oturdum. Ayaklarımı her zamanki gibi kendime çektim. Kafamı bacaklarıma yasladım ve ağladım.

Babam. Canım babam. Lütfen. Bu bir kabus olsun lütfen. Her şey kabus olsun. Babamın adını sayıklayan anneme baktım. Anne lütfen bana sarıl, geçecek dedi. Jiyong'un bahçede sıkıca sarıldığı gibi sarıl.

¤¤¤

Ertesi gün karakoldaydım. Annemi eve götürmüş hatta bazı cenaze işlerini halletmiş sonra taksiye binip gelmiştim. Bütün gece uyulmadığı için mahvolmuştum. Annem ise uyumak dışında bir şey yapmamıştı.

"Bayan Lee. Sadece sorduğum sorulara cevap verin"

"Tabi"

"Dün Bay Kwon evinize girerken görülmüş."

"Evet"

"Babanıza açılan ateşle alakası var mı ? Gördünüz mü ?"

"Alakası yok. Babam intihar etti"

"Olay anı babanızın yanında mıydınız ?"

"Yan odadaydım. Kendi odamda. Oda kendi odasındaydı"

"Bay Kwon eve tam olarak ne zaman geldi ?"

"Silah sesinden 5 dakika sonra. Belki daha az. Evet daha az"

"Bay Kwon'u ilk gördüğünüz an da üzerinde kan ve benzeri bir iz, leke var mıydı? "

"Hayır. Babamı öldürmedi. Eğer bunu merak ediyorsanız" dedim sonunda polise. Polis kaşlarını hafif havaya kaldırıp bana baktı.

"Nasıl bu kadar eminsiniz ? Babanızı öldürüp sonra saklanmış olabilir"

"Onu gördüm. Silah sesi geldiğinde evindeydi. Bende balkondaydım. Açık pencereden onu gördüm. Bay Kwon bize yardım etmeye çalıştı. Eve geldi babamı taşıdı. Açıkçası annem o an şoktaydı. Bay Kwon olmasa...ne yapacağımı bilemiyorum cidden" dedim. Dünden beri silah sesi beynimin içinde yankılanıyordu. Her anı. Babamı görüşüm, arabaya binişim, ağlayan annem.

"Bay Kwon ile görüşüyor muydunuz ?" İşte bu tuzak soruydu. Büyük ihtimalle Jiyong çıktığımızı söylemedi beni korumak için. Polise baktım.

"Komşumdu. Bir kaç kez elma aldım. Sadece kurabiye için"

•••

"Ceza almadı. Yani hapse atmadılar onu. Bir insanlık görevi için çıkmış. İkimizi de ekip arabasıyla eve bıraktılar. Arabada sadece bir kaç kez bana endişe ile baktığını gördüm. İkimizde konuşmadık"

"Sonra ?"

"Arabadan indik. O ön kapıdan bahçeye girdi. Ben kendi evime girip annemin uyuduğunu gördüm. Sonra evden çıktım. Arka kapıdam bahçeye girdim. Onunda 5 elma ağacının ortasına oturduk. Kafamı omzuna yasladım. Ağladım. Bana sarıldı. Daha çok ağladım"

"Neden gittin ona ?"

"Çünkü birine ihtiyacım vardı. Herhangi birine. Lanet bir insana, biraz desteğe, bir sarılmaya. Annem ise uyumayı seçti. Ben de yine..teselliyi onda buldum" dedim sigaramı yakarken.

"Seni seviyordu" dedi onay beklemiyordu. Bu tamamen durum analiziydi.

"Ben tam olarak öyle deme-"

"Seni seviyordu Chae. Çok seviyordu. Sana âşıktı. Senin ona olduğun kadar. Sana kıyamıyordu, dayanamıyordu" dedi. Dolan gözlerine baktım.

"Biliyorum. Bu yüzden yaptığı her şey canımı daha da çok yakıyor" diye itiraf ettim sonunda. Herkese yalan atar o beni sevmiyor derdim çünkü buna inanmak isterdim ama o beni seviyordu. Bende bunu biliyordum.

LOVE WITH A CRIMINALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin