We have a future 🌅

98 14 26
                                    

Ünlü avukat Lee Chaerin'in olay yaratan iddiaları

Makaleye tıkladım. Heyecanlıydım. Konuşmayı bir kaç gün önce yapmıştım ve sadece bir saat içinde her yerde olsa da hala etkisi devam ediyordu.

"Aldığı davalarla tanınan Lee Chaerin başarısıyla da konuşulan avukatlar arasında. Geçtiğimiz ay Kwon Malikanesi davasını yeniden açmasıyla gündeme gelen Bayan Lee davadaki suçlamaları  JP Ent. Başkanı Jeung Park'a attı. Açıklaması kısa sürede gündem olurken gözler Bay Park'tan gelecek açıklamaya çevrildi. Halktan bir çoğunluk Bayan Lee'ye nefret kusarken  bir kısım da haftaya olacak davayı bekliyor"

Aşağıdaki yorumlara biraz göz gezdirip tableti kapattım. Gözlerim acımıştı zaten. Dava haftaya olacaktı ve ben gerçekten gergindim. Tam olarak 10 gün vardı. Adamdan hala haber gelmemişti.

"Ne düşünüyorsun? " camın kenarındaki koltukta düşünceli bir halde oturan Jiyong'a. Bana döndü.

"Geleceği"

"Nasıl yani ?"

"Bizim geleceğimizi" dediğinde yerimden kalktım ve ona yanaştım. Koltuğun kenarına oturup bacaklarımı üzerine attığımda elindeki bardağı dikkatle kenarda tutup beni kucağına çekti.

"Evlendiğimizi, ileride olacak çocuklarımızı düşünüyorum. 2 tane. Biri kız, biri erkek. İkisi de sana benzeyecek" dediğinde kıkırdadım ve kafamı omzuna yasladım. Elinde tuttuğu sıcak çikolatayı alıp bir iki yudum aldım. Ben hiç geleceği düşünmemiştim.  Tamam sadece bir kez oda gitmeden önceydi tabi ki.

"Sonra ?"

"2'si de en çok beni sevecek. Sende kıskanacaksın" kahkaha attım.

"Ama ben 3'ünüzü de çok seveceğim. Onları uyuttuktan sonra şömine başında oturup şarap içerken seni izleyeceğim. Birlikte huzurlu günlerimiz olacak. Her gece seni izleyerek uyuyacağım, her sabah çocuklarımızın bağırışı ve yatağımızı basmasıyla uyanacağız. Iye'da bizimle olacak. Hatta bir de köpeğimiz. Kocaman bir köpek."

"Sonra ?" Dedim. Uzun zamandır davaya hazırlanıyordum ve yorgundum. Şuan bu anlattığı masal gibi geliyordu bana. Bizim masalımız.

"Sonra ben bizimkilerle buluşmak için gitmek isteyeceğim. Tabi oğlumuz daha küçük. Kızımda en çok beni sevdiği için bensiz huzursuzlanıyor. Sen de öyle. Gitmemi istemiyorsunuz ama bizimkilerle buluşmam gerek. Erkek erkeğe takılma. Anlarsın ya ?" Dediğinde yavaşça kafa salladım.

"Sonra. Gidiyor musun ?"

"Gidemiyorum çünkü kızıma ve sana asla dayanamıyorum. Onun yerine amcalarını çağırıyorum eve. Hepsi gelince kızımı ve oğlumu üzülerek o 4 deliye emanet ediyorum ve seni alıp evden kaçamak yapıyoruz. Eh bu konuda pek üzgün değilim" dediğinde gülümsedim. Ne güzel hayallerin var Jiyong?  Gerçek olacaklar mı ?

"Sonra oğlumuz huysuzluk yapıp gece seninle uyumak istiyor"

"En çok seni sevmiyor muydu ?"

"En çok beni seviyorum ama sen dünya üzerindeki en güzel kokudan bile güzel kokuyorsun. Huzur kokuyorsun. Bu yüzden ufak beyefendiyle tartışıyoruz çünkü seni paylaşmam"

"Onlar çocuklarımız"

"Olabilir. Bugün bir gece senle uyumak isteyen bir kaç güne yaltaklarımızı ayırır. Bizi uzaklaştırır" sırıttım.

"Tartışıyoruz ama o kazanacak gibi. Kahretsin çok tatlı bir oğlumuz var. Yenilmek istemediğim için tartışmaya devam ediyorum ama yenildim yenebileceğim. Tam o sırada sen müdahale ediyorsun ve oğlumuzu yatağına yolluyorsun."

"Nedenmiş ?"

"Çünkü sen de en az benim kadar benimle uyumak istiyorsun" dediğinde ona kollarımı ona doladım. Beni senden iyi tanıyan yok Ji.

"Veee bende kazandığım zaferle sana sarılıp mis gibi uyuyorum"

"Yalnız o benim zaferim oluyor sanırım" Dediğim de güldü.

"Uykum var Ji" diye mırıldandım. Bana ayağa kalkmamı söylemesi gerekiyordu çünkü uyumamam lazımdı.

"Biraz uyumalısın" dedi saçımı okşarken. Bu beni iyice mayıştırırdı. Gözlerimi kapattım

"Kalkmamı söylemelisin" kalkmak istemiyorum. Sadece uykum vardı.

"Bebeğim uyuman gerek. Çok yoruluyorsun. Hasta olacaksın"

"Böyle yaparsan şımarırım ama" Dediğim de saçıma bir öpücük bıraktı. Dünyanım en huzur veren kokusu sende Jiyong ama senin bunun fark edemiyor oluşun çok üzücü. Yine de..ben şanslıyım.

Telefon. Lanet telefon çalıyordu ve kimse açmıyordu. Ah bu benim ki. Yavaşça kafamı kaldırdım. Tanrım ne kadar uyumuşum böyle ? Hızla kalkıp telefonu aldım ve açtım.

"Alo ?"

"Bayan Lee" dediğimde tanıdık sesle odadan hızla çıkıp salona ilerledim.

"Evet. Aradınız cidden" dedim elimi dudağıma götürüp herkes susturdum. Kahvaltı masasını hazırlayanlar da dahil herkes bana döndü. Telefonu hoparlöre aldım.

"Evet. Söz verdiğim gibi"

"Peki kararınız ne ?" Dediğim de Jiyong yerinden kalkıp yanıma yaklaştı.

"Yardım edeceğim" omuzumda sanki koca bir yük vardı. Telefondaki adamın tek cümlesiyle o yük omuzlarımdan kalkmış hissediyordum. Derin bir nefes aldım.

"Şuan Gongju'dayım. Bana 3 gün ver.  3 gün sonra orada olacağım. Sana adres atarım. Güvenliğimi sağlamam lazım."

"3 gün. Tamam. Ben..ben 3 gün sonra dediğiniz adrese geleceğim"

"Polis istemiyorum. Duydun mu ? Adalet için uğraşıyorum ama polis olmaz. Sadece sen ve bir kişi daha. O da tek gelmeyi güven problemimizden dolayı reddedersin diye"  Jiyong kafasını iki yana salladı.

"Kabul" dedim. Jiyong sinirle ayağını koltuğa geçirdi ama yapabileceğim başka bir şey yoktu. Buna mecburduk.

"Güzel. 3 gün sonra. Jiyong'la da ayrılın. Başkan seni izletiyor. Bu kadar az zaman kalmışken Jiyong'u bulurlarsa sonu kötü olur. Bayan Lee bu işi ya yapacağız ya yapacağız. Sadece benim değil, hepimizin hayatı tehlikede. Eğer o adam o gün hapse girmezse, ben o gün ölürüm"


LOVE WITH A CRIMINALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin