Görüyor musunuz? Savaş başlıyor...
Kapılar açılıyor, savaş artık benim için başlıyor...
***
"Ailen güç için sizi gözden çıkardı, peki sen ne yaptın?" diye sordum içim kanaya kanaya.
Burnumu sertçe çekip gözyaşlarımı ondan gizlemeye çalışmıştım anc...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Korku beni boğuyor."
⚝
Bedenimde hissettiğim keskin sızılar yerini belli etmek istermişçesine her yerimde geziniyordu. Onlara alışmak katlanabileceğimden daha da zordu. Aynısını Azra'nın yaptığı iğnelerde de hissetmiştim. Gözlerimi araladığım an kirpik diplerim dahi sızlamaya başladı.
Gözlerimi bulanık görüntüden kurtarmak isterken bir yandan gevşemiş kollarımı da zorlukla yerinden oynattım. Her deneyişim de başarısızlıkla sonuçlanan çabam bir işe yaramamıştı. Tekrar gözlerimi kapatıp açtım ve birkaç kez denememden sonra artık düzgün bir görüşe kavuşmuştum.
Odağıma giren beyaz duvarlara hitaben yüzümü anında buruştururken kafamı sağa doğru yatırınca bu sefer gözlerim beyaz bir dolabı seçti. Rahatsızlıkla yerimden kıpırdanırken ellerim ve ayaklarımdaki zincirleri fark ettim. Şaşkınlıkla acılarımı umursamadan hemen oturur pozisyonda doğruldum.
Zihnime düşen kareler tek tek can bulurken her seferinde gözlerim daha çok irileşiyordu. O gün yaşanan her şeyi hatırlamamla korkuyla yerime sinmem gecikmedi çünkü vücuduma aşıladıkları ilaca dair hiçbir tahminde bulunamıyordum.
Kendimi aşırı halsiz hissediyordum.
Birkaç kere zincirleri çekip zorladığımda sadece ellerimi acıtmakla kalmıştım. Aşınmış avuçlarımı üstümdeki kirden gözükmeyen pantolonuma sürttüm.
Bakışlarım dolabın yanında duran kapıya çevirince kararsızlıkla kapıda göz gezdirdim. Eğer şimdi çığlık atarsam uyandığımı anlardı ve canımı yakma olasılıkları daha çok artardı ama böyle bir durumda da karşıma iyi birilerinin çıkacağını düşünmek salaklık olurdu. En iyisi bir süre kendi kendime bir çözüm yolu düşünmekti.
Aslında tek umudum özel güçleri olmamasıydı çünkü daha kendi gücümü kontrol edemezken başkasına karşılık asla veremezdim, böylelikle de burada tamamen hapis kalmış olurdum. Berbat düşüncelerimi hızla savurup zincirlerin kilitlerine bakmak için eğildiğimde yatağın altına takılmış olduklarını gördüm.
O sırada kapının ardından gelen adım seslerine karşılık ister istemez nefesimi tuttup bekledim. Açılan kapının ardından içeriye giren bedeni görür görmez ellerimi yumruk haline getirmiştim. Tırnaklarım aşınmış tenime geçiyordu.
Karşımda siyahlara bürünmüş genç bir adam vardı ama görünüş olarak hiçbir tuhaflığı yoktu kumral saçlarıyla ve kısa kesilmiş sakalıyla normal bir insan gibiydi.
Ama gözlerini göremiyordum, sanki bilerek yan durmuştu. Kapının hemen yanındaki dolapta bir şeylerle ilgilenmeye başlamıştı bende sessizce onu izledim. Belki de şuanda avazım çıktığı kadar bağırmalıydım ama korkudan sadece yatağa sinmiş bir şey demesini bekliyordum.