"Fırtınalar sonsuza dek sürmez."
⚝
Vücudumda beliren belirgin bir sızı eşliğinde göz kapaklarımı araladığımda dudaklarımdan kaçan iniltiler belli belirsizdi. Artık kirpiklerimin birbirine yapıştığını hissedebiliyordum. O kadar bitkindim ki gözlerimi aralayıp geri kapatmam bir olmuştu.
Ağzım dilim hep kupkuruydu. Yutkunmaya çalışırken boğazlarım daha çok acıyordu, sanki yoğun bir gribin kıyısından dönüyor gibiydim. Burnum tıkalı ve genzim zorlanıyordu.
Hayal meyal sahneler zihnime bir anda hücüm ederken tek hatırladığım şey Kutan'ın babasının başında eceli gibi dikilmesiydi. Sonrası ise tek tük sahnelerden ibaretti, oysa en son bizimkilerin hazırladığı düzeneği de sorduğumu gayet net hatırlıyordum. Demek ki hemen bilincimi kaybetmemiştim.
Elimi kaldırıp alnıma yapışan saç tutamlarımı itecekken kolumdaki serumu hissetmem gözlerimi açmama yetti de arttı bile ve beni karşılayan tül perdeden gözlerime hücum eden güneş ışıkları beni bir hayli zorladı.
Küçük bir öksürükle kolumdaki seruma baktığımda odanın içini dolduran tanıdık eşyalar beni baya şaşkına çevirmişti çünkü burası Kutan'ın dağ eviydi. Burnuma dolan bahar kokuları dışarıdan geliyor olmalıydı.
Zar zor yerimden doğrulmaya çalıştığımda yatağın köşesindeki ağırlık hareket etmemi kısıtladı. Kahverengi gözlerim hızla başı yatak başlığına düşmüş ve minik horultularla horuldayan abime takıldı. O kadar huzursuz bir hali vardı ki ilk defa uyurken kollarını da kavuşturduğunu görmüştüm. Abim hep dağınık yatan bir adamdı.
İçime üşüşen çocuksu bir heyecanla ellerimden destek alıp bende sırtımı yatak başlığına yasladım. Ne kadar anlık sırtıma sert davransam da yaslanmama rağmen bir ağrım olmamıştı. İhtiyaçla dudaklarımı ıslattım ve bu sefer pencereyle yatak arasında kalan tekli koltukta yayılarak uyuyan Kutan'ı fark ettim.
O da buradaydı.
Kocaman bedeniyle ufacık koltukta sıkışıp kalmıştı. Üzerindeki kanlı siyah tişört yerine artık masmavi yarım kollu bir tişört vardı. Gözlerimi ovuşturarak terden sırılsıklam olmuş saçlarımı geriye attım ve kolumdaki serumu acıtmasına rağmen söküp attım. Yatağın gıcırtılarına rağmen ikisi de deliksiz uyuyordu o yüzden dikkatle yataktan kalktığımda gözlerim ikisi arasında gidip geliyordu.
Çıplak ayaklarım yere bastığı anda vücudumu derin bir ürperme sardı. Kim bilir kaç gündür bu yataktaydım. Kapıya doğru sersem adımlarla yürüyüp dışarı çıktığımda kapı önündeki beden beni daha çok şoke etti. Ürkerek kenara kaykılırken sandalyedeki bedene pür dikkat bakakaldım.
Kerem'de buradaydı. Kapı önüne koyulmuş sandalye de başı duvara yaslı o da uyukluyordu. Bir an gördüğüm şeye inanmam da zorluk çekmiştim. Hakkaten kimse yanımdan ayrılmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP KIRICI: FEVT
Viễn tưởngGörüyor musunuz? Savaş başlıyor... Kapılar açılıyor, savaş artık benim için başlıyor... *** "Ailen güç için sizi gözden çıkardı, peki sen ne yaptın?" diye sordum içim kanaya kanaya. Burnumu sertçe çekip gözyaşlarımı ondan gizlemeye çalışmıştım anc...