"Elmas gibi ol, yandığın zaman yerde ne külün, ne de gökte dumanın kalsın."
CAHİT ZARİFOĞLU
zehrafuruncu1 hitaben.
Yanlışlarım olduysa kusura bakmayın, keyifli okumlar dilerim Pedalizalar. :)Sessizlik bir çığ gibi büyüyüp bizi altında eziyordu iki kelam etmek neden bu kadar etmek neden bu kadar zor oluyordu? Neden istediğimiz gibi konuşamıyorduk? Konuşunca suçlayıcı bakışların bizi ezmesi acizlikten miydi?. Neydi bu insanların bir birini ezme cabası?. Nedendi bu öfke ve nefret?, beni tanımadığı halde benden bu denli nefret etmesi nedeni? Nedenini bilmesem de sanırım her zaman yaptığım şeyi yaparak onu görmemezlikten gelecektim.
Öz babam bile benden nefret ederken beni ölümle tehdit ederken başka insanların aslında benden nefret etmesi çokta umurumda değildi, bir kere o kanlı şerbeti içince umursamaz olmak istiyordu insan, bir kereliği nede olsa unutup mutlu olmak istiyordum. Ama sonra gönlümdeki yara geliyor aklıma ayaklarım titreye titreye geriye adım atmak zorunda kılıyordum , sanki çıplak ayakla saatl
erce karda durmuş gibi ama ben karı çok seven birisiydim böyle olmamalıydı geri adım atmamalıydım.''Arada bir Trabzon damarın tutuyor pedaliza." Başımı usulca sesin kaynağına toprak gözlü adama çevirdim, gözlerim gözlerinde dolaşıp umut ışığı aradı,gözlerim yavaşça gözünün altındaki bene kaydı, umut ışığını onda bulmuş gibi huzur doldu küçük kalbime.
Oturduğum sandalyeye daha rahat bir şekilde oturup başımı deniz manzarasına çevirdim. Okuldan çıktığımızda eve gitmek yerine beni Akçaabat köftesi yemeye getirmişti, köftelerimizi sessizlik eşliğinde yiyip manzarayı izliyorduk yağmur eşliğinde şimdi. İnsanı içine çekip yutan cinstendi, fazla güzel.
"Arada gelirler bana." Diye fısıldadım sessizcedışarıya bakarken.
"Seni ilk defa bu kadar sinirli gördüm." Dudaklarımda oluşan tebessümle ona baktım, sandalyesine rahat bir şekilde oturmuş bana bakıyordu.
"Çok sinirlenen bir insan değilimdir ama sinirlenince de tam sinirlenirim." Başını ahenk içinde aşağı yukarı sallarken alınına düşen saç tutamına takılı kaldı gözlerim, uzun kemikli parmaklarıyla sacını geriye atıp onları benim göz hapsimden kurtardı.
"Onu anladık zaten." Başımı önüme eğip parmaklarımla oynadım bir müddet.
"Kalkalım mı.?" Gözlerim onu buldu usulca, özleyeceğim o gözleri unutmak istemezcesine uzun uzun bakıp hafızama kazımak istiyordum. Gülüşünü, kokusunu, gözlerini kısacası onu kalbimde saklamak istiyordum.
Yavaşça yerimden kalkıp kabanımı giyinip hazırın dercesine ona baktım ona bakmamla oda bana bakıp elini uzattı. Araf'ta kalmış bir halde büyük elinin içine benim küçük elimi bıraktım, parmaklarını benim parmaklarıma geçirip kaşlarını çatarak bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHİR
General FictionMutlu musun.?" Diye konuştu titreyen sesiyle, Islak kirpiklerimle ona bakmaya devam ettim. "Mutlusun tabi sen bir tek benim yanımda mutlu olamadın." Beni öldürmek ister gibi söylediği kelimeler nefessiz kalmama neden oldu. Gözyaşlarım usul usul yana...