15.BÖLÜM
Dön bana ve dinle! Kuşlar uçuşuyor içimde. (Erdem Bayazıt)
Keyifli okumalar dilerim.
oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.!
Başımı yasladığım göğsü bana bu kadar huzur vermesi normal miydi? Sanki vücudumu saran korku azda olsa onun bana sarılışıyla dinmişti. Burnuma dolan o güzel gardenya kokusunu gözlerimi kapatarak içime çektim, bir insanın kokusu bir insana ancak bu kadar huzur verirdi. Başımı kaldırıp ona baktım ,gerçekten kusursuz bir yüzü vardı, hele o her fırsat 'da gözüme çarpan gözünün altında ışıldayan ben ona gerçekten ayrı bir hava katıyordu, benim ona baktığımı hissedip onunda bakışları beni buldu.
''Ne yapacağız?'' Dedim sessiz sesimle. Gözleri az önce yere fırlattığı telefonuna kaydı.
''Telefonun yanındadır inşallah.'' Başımı hüzünle sağa sola sallayıp yerdeki telefona baktım ekranı kırılmıştı, bir adım geriye çekilip ondan uzaklaşıp sırtımı kapıya yasladım, yavaşça sırtımı kaydırarak yere oturdum. Başımı kaldırıp tepkisiz bir şekilde ona baktım Ali'de aynı şeklide bana bakıyordu, başımı kapıya yaslayıp fısıltı şeklinde konuştum.
''Sanırım sabaha kadar buradayız.'' Kollarımı birbirine dolayıp kendimi ısıtmaya çalıştım, burası gerçekten fazlasıyla soğuk bir yerdi, yanıma oturmasıyla başımı sağ tarafıma çevirip ona baktım ceketini usta bir şekilde çıkartıp beni kendisine çekip sarılmasıyla şaşkın gözlerimi yüzüne çevirdim o ise benim bakışlarımı umursamadan ceketini üzerime örttü, gözlerimi kırpmadan ona bakıyordum bu şekilde kendisinin üşüyeceğinin farkında değil miydi.?
''Sen üşüyeceksin ama.'' Gözlerini sabitlediği yerden ayırıp benim gözlerime sabitledi.
''Sarılarak ısıta bilirsin.'' Gözlerimi büyüterek ona baktım şaşkınlık içerisinde.
''Ne!?'' Dedim adeta şok içerisinde, başını sağa sola sallayıp kapıya yaslayarak karşısındaki küçük camdan içeriye giren ay ışığına sabitledi gözlerini.
''Boş ver pedaliza boş ver.'' Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırıp ona baktım, dişlerini sıktığını çene kemiklerinden anlaya biliyordum, başımı yavaşça göğsünün üzerine koyduğumda Ali'nin vücudu adeta kas katı olmuştu, yavaşça sol elimi kaldırıp ürkekçe göğsünün üzerine koydum, Ali'nin sert bir şeklide yutkunuşu ilişti kulaklarım.
''O gün.'' Ne diyeceğimi
Karar verememiş bir şekilde sessizce sustum, oysaki sormak istiyordum o gün beni neden arkasında bırakıp gittiğini öğrenmek istiyordum.
''Hangi gün.?'' Dedi sesinden anlamadığı bariz bir şekilde belli oluyordu.
''İlk karşılaştığımız gün, neden bana yardım etmedin.?'' Eliyle saçlarımı okşarken sabırsızlıkla vereceği cevabı bekliyordum, halbuki bana yardım etmek mecburiyetinde olmadığını biliyordum, bu evliliği annesi istediği için yaptığını bildiğim gibi.
''O gün sana yardım etseydim kaçmaya fırsatımız olmadan baban tarafından yakalanacaktık.''
''Yağmur yağdığı o gün ettin ama, o gün de yakalayabilirdiler.'' Dedim fısıldar şekilde.
''O gün peşinde kimse yoktu pedaliza.'' Başımı kaldırıp ay ışığının aydınlattığı yüzüne anlamayan güzlerle baktım.
''Sen nereden biliyorsun ki.?'' Gözlerini gözlerime kenetleyip yüzümü kapatan saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdı.
''Seni izliyordum.'' Gözlerimi büyüterek hayretler içimde ona baktım.
''Nasıl yani.?'' Dedim şaşkın sesimle. Derin bir nefes alıp konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHİR
General FictionMutlu musun.?" Diye konuştu titreyen sesiyle, Islak kirpiklerimle ona bakmaya devam ettim. "Mutlusun tabi sen bir tek benim yanımda mutlu olamadın." Beni öldürmek ister gibi söylediği kelimeler nefessiz kalmama neden oldu. Gözyaşlarım usul usul yana...