34.BÖLÜM

1.6K 93 31
                                    

O beni, bende onu bekliyordum ve hiç konuşmadan bir gün daha sona eriyordu.

Özdemir Asaf

Keyifli okumalar dilerim, hatalarım varsa kusura bakmayın. Oy ve yorumlarınızı eksik tutmayın lütfen.

Düştüğüm kuyunun dibinde ölmüştüm ben, beni sözleriyle o öldürmüş gözlerindeki acı küllerimi savurmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Düştüğüm kuyunun dibinde ölmüştüm ben, beni sözleriyle o öldürmüş gözlerindeki acı küllerimi savurmuştu. Elimi sıkıca tutan içimdeki küçük kız 'güçlü ol acısı mantığının önüne geçiyor.' diyordu bana ama ben güçlü bir kız değildim, içimdeki acı gittikçe büyüyor dayanılmaz bir hal alıyordu.

Yanıma düşen elimi sıkıca yumruk yaptım içimdeki acıyı yok etmek istercesine ama olmuyordu. Eğdiğim başımı kaldırıp çökmüş omuzlarıyla bir kez daha beni arkasında bırakıp giden adama baktım.

Sevgime inanmıyordu, ona bir şey olacak korkusuyla onu bırakmanın bedelini bana inanmayarak ödetiyordu.

Titreyen bacaklarımı zorlayarak yürümeye başladım. Yaptığım ilk hata onu benden almıştı, içimden gelen ağlama isteğine mani olamıyordum. Ben sadece onu korumak istemiştim nereden bile bilirdim ki bu isteğin bizi bu kadar yoracağını.

Dalgın bir şekilde yürürken karşımda duran bedenle başımı kaldırıp karşımdaki kişiye baktım. Kaşlarım derinden çatılırken anlamayarak ona baktım, Melis hocaya.

"Bu kadar üzülme, bundan daha kötüsü başına geldiğinde ne yapacaksın hastaneye falan mı kapattıracaksın kendini.?" Diye konuştu sesindeki alayla. Anlamayarak yüzüne baktığımda ince dudaklarının üzerine alaycı bir gülüş yerleştirdi.

"Sonra aşkından delirip gerçekten hastaneye düşersin benden söylemesi." Omuzuma sert bir şekilde çarpıp gittiğinde dalgın gözlerle arkasından baktım, ne söylemek istediğini anlamayacak kadar doluydu beynim. Titrek bir nefes alıp yürümeye aşladığımda bu kez ismimin söylenmesiyle durdu adımlarım. Dudaklarımın arasından sıkıntıyla bıraktım titrek nefesimi. Beni bana bırakında acımı yaşayayım diye bağırmak istedim.

"Sare.!" Bakışlarımı sesin kaynağına çevirdiğimde şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. Araf abi büyük adımlarıyla yanıma gelip karşımda durduğunda gözlerini ağlamaktan ve soğuktan kızaran gözlerim ve yüzümde gezdirdi.

"Seni birisine götüreceğim." diye konuştu sakin sesiyle. Kaşlarımı çatıp başımı kaldırarak ona baktım.

"anlamadım." Diye konuştum ağlamaktan çatallaşmış sesimle.

"Gidince anlayacaksın, gel hadi." Arkasını dönüp arabasına doğru yürümeye başladığında ayaklarım onun sözlerine sadık kalarak onun peşi sıra onu takip etmeye başladı. Arabaya bindiğimizde ben kemerimi takarken Araf abi çoktan arabayı çalıştırmış sürmeye başlamıştı. İçimdeki nereye gittiğimizi sormak için can atan küçük kızı dizginleyip sessizce bekledim.

AHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin