1.BÖLÜM

8.2K 238 69
                                    

Soluk soluğa kalışımı umursamadan koşmaya devam ettim. Çıplak ayaklarımın altı koşmaktan sızlıyordu. Acıyan ayaklarımı umursamamaya çalışarak daha hızlı koşmaya çalıştım. Yağan yağmuru, soğuk esen rüzgarı umursamadım sadece koştum. İçimdeki yakalanma korkusu beni korkutsa da pişman değildim o evden kaçtığım için asla pişman olmazdım, orası benim hapis kaldığım cehennemdi nasıl pişman olabilirdim ki. Hiç insan cehenneminde kurtuluyor diye pişman olur hem?

Başımı hızlıca geriye çevirdim. Hala arkamdan koşuyorlardı. Babamın suratındaki kızgınlığı buradan bile fark edebiliyordum. Peki ondan korkuyor muyum? Evet hem de delicesine korkuyorum, içimdeki deli cesaret bana o evden kaçma mı söylüyordu her defasında onu dinleyip kaçıyorum peki sonuç nasıl oluyordu kocaman bir hüsran, döndüğüm yer soğuk bodrum katı oluyordu.

"Sare eğer biraz daha kaçmaya devam edersen senin için hiç iyi olmayacak!." Sesindeki öfke beni öldürmeye yetebilirdi.

Ayağımın taşa takılması ile yere ellerimin üzerine düştüm. Acıyla gözlerimi yumdum kalkmalıydım, kalan son gücümle yerden kalktım ve koşmaya devam ettim.

"Nereye kadar kaçacağını düşünüyorsun dur artık."

Daha da korkmaya başladım. Çünkü çok yaklaşmıştı bana büyük ihtimalle birazdan yakalanacaktım. Bir anda bana çarpan araba ile sert bir şekilde yere düştüm, acıyla yüzümü buruşturdum .Yağan yağmur ve rüzgara şimdi ellerimin de acısı eklenmişti, şu an ellerimin acısından daha önemli bir şey vardı o da hemen arkamda bana koşarak gelen babam, acele etmeliydim. Yerimden kalktım ve koşarak şoför tarafındaki cama geldim, bir yandan korkudan ağlarken bir yandan da cama vurarak konuştum.

"Yardım edin lütfen." dedim adeta yalvarırcasına. Arabanın içindeki genç adam başını yavaşça bana doğru çevirdi lakin bana değil arkamdaki adamlara bakmıştı. Gözlerine bana çevirdiğinde soğukluğuyla ürpermiştim, fazla donuk bakıyordu. Fazla değil üç saniye sonra kahverenginin en koyusu olan gözlerini önüne çevirdi. Beni duymamış mıydı? Neden bana yardım etmiyordu?

"Yardım edin lütfen." Yalvarışları mı, haykırışları mı duymazlıktan gelerek arabayı sürerek yanımdan uzaklaşmasını izledim çaresiz gözlerle. Ne bekliyordum ki hiç tanımadığı bir kıza yardım etmesini mi?. Evet yalan yok beklemiştim. Kollarımı serbest bırakıp iki yanıma düşürerek arabanın arkasından boş boş baktım. Hayır gitmemeliydi en azından insanlık namına yardım etmeliydi.

İçimi zehirli bir sarmaşık gibi saran korku gözyaşlarımın durmadan akmasına sebep olurken  arabanın arkasından titreyen bacaklarıma inat koşmaya başladım.  'Yardım et lütfen!'! diye bağırdım acıdan kısılan sesimle. Araba ilerledikten biraz sonra önce yavaşladı ardındanda durdu. Arabanın camlarında bana baktığını fark edince daha da hızlanarak koşmaya başladım içimde yeşeren umut tohumlarıyla. Ayaklarımın altını artık hissetmiyorum öyle ki batan taşları bile hissedemiyordum. Fazla değil araba durmasından hemen sonra gaza basarak gitti, boş gözlerle arabanın arkasında bakakaldım son bir kez ' yardım et!' diye bağırdım ama boşluğa bağırdım öyle ki araba çoktan gözden kaybolmuştu.  İçimde yeşeren umut tohumları bir bir solarken titreyen bacalarım beni daha fazla taşıyamayarak dizlerimin üzerine çöktüm. 

Yine başaramamıştım, yine kurtulamamıştım o adam benim babamdı lakin ben ondan kaçıyorum ne tuhaf. Birazdan gelip kolumdan tutup sürükleye sürükleye beni o soğuk depoya atacaktı, alışmıştım buna her defasında böyle oluyordu lakin içimde sessizce olup biteni izleyen küçük kız çocuğu alışamıyordu. Dizlerini acımdan kanatan, gözlerindeki zehri acımasızca etrafa saçan o adamın yaptıklarına  alışamıyordu. Bir anda saçlarımın arasında hissettiğim açı ile gözlerimi yumdum.

AHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin