Keyifli okumalar dilerim, hatalarım varsa kusura bakmayın.Ruhum acıyordu, çırpmaya çalıştığım kanatlarım artık vazgeçmişti hareket etmiyorlardı. Onlarda yorulmuştu belli ki benim gibi, ben onları çırptıkça onlar kanıyordu. öyle ki kabuk bağlamalarına fırsat kalmıyordu.
Şaşkınlığımı bir yana bırakmaya çalışıyordum ama olmuyordu, şaşkın gözlerle arabanın içindeki genç adama bakmaya devam ettim. Bu adam o adamdı benim ona 'yardım et' deyişleri mi duymazlıktan gelerek giden adam. O gün yardım etmeden giden adam neden bugün yardım etmeye kalkışmıştı.?
Şaşkınlığımı üzerimden atmaya çalışarak arkamdan bana koşarak yaklaşan Volkana baktım, gitmeliydim ama hemen önümde bana buzdan farksız bir şekilde bakan adamla değil kendim gitmeliydim. Gözlerini biraz kısarak bana baktı.
"Ne kadar daha beklemeyi düşünüyorsun? Binsene" sesindeki soğukluk tüylerimi ürpertmişti. Başımı iki yana sallayarak kısık sesimle konuştum.
"Binmeyeceğim " sesim o kadar cılız çıkmıştı ki duyup, duymadığına şüphe etmiştim.
Evet ondan bir kere yardım istemiştim o da arkasına bakmadan gitmişti, peki şimdi ne değişmişti de bana yardım etmek istiyordu? Neden o gün değil de bugün.?
Aklımdaki saçma ve bir o kadar da gereksiz gördüğüm soruları bir bir kenara iterek dar sokak aralarında ilerlemeye devam ettim. Görünürde Volkan yoktu sanırım bu kez başarmıştım, bu sefer o bodrum katına dönmekten kurtulmuştum. Kanatlarımın çırpınışları bu kez işe yaramıştı ,içimde hiç bitmeyen o umut beni o evden kurtarmaya yetmişti.
Acıyan ayağımın üstüne çok fazla baskı uygulamadan hiç de aşina olmadığım bu dar sokak da ilerlemeye çalışıyordum, sokak dar olduğu kadar bir o kadar sessiz ve ürkütücüydü.
Ben daha ne olduğunu anlayamadan önümde duran siyah araba ile olduğum yerde kalakaldım. Çok süre benimle durmayan umudum tekrar benden gitmeye karar vermişti belli ki. İçimde ara sıra benimle konuşan iç sesim ' o ev senin kaderin' dedi fısıltı şeklinde. Belli ki doğru söylüyordu o ev benim kaderim olduğu kadar ölümümdü aynı zamanda.
Korkuyla yutkunarak, sinirli bir şekilde arabadan inen Volkan'a baktım. Öyle sinirli bakıyordu ki korkudan bayıla bilirdim. Bir iki adımla yanıma gelerek kolumu hiç de nazik olmayacak bir şekilde tuttu.
"İyi niyetimi suistimal ettiğinizin farkında mısınız Sare hanım?"Dedi adete tıslayarak .Korkuyla yüzüne baktığımda pişman oldum avını öldürmek isteyen bir aslan gibi bakıyordu. Kolumdan çekeleyerek arabanın yanına sürükledi ardından arabanın kapısını sertçe açarak konuştu.
"Binin lütfen "dedi onu daha fazla kızdırmamak adına dediğini yapıp arabaya bindim, arabaya binmemle kapısının sert bir şekilde kapanması bir olmuştu. Kalbim korkuyla hızlı hızlı atarken cekingen bakışlarımla göz ucuyla Volkana baktım.
Arabanın içindeki sessizlik beni korkutuyordu, bana ne yapacaktı bilmiyordum, içinde bulunduğum bilinmezlik beni bilmediğin dağın yamaçlarına sürüklüyordu. Aklımı bir sarmaşık gibi saran sorular nefes almama engel oluyordu, babama söyleyecek miydi? Tabii ki söyleyecekti sonuçta Volkan onun en iyi adamıydı, peki babam öğrenince bana ne yapacaktı bu sefer o bodrum katına kapatmayacağını biliyordum ama ne yapacağını bilmiyordum. Yavaşça başımı Volkana çevirdim siniri biraz geçmişti sanırım. Sorup sormamak arasında kalsam da sormamın daha mantıklı olduğunu düşünerek sormaya karar verdim.
"Şey acaba babama söyleyecek misin olanları" diye sordum korkarak, bana kısa bir bakış attığını hissettim ama ben ona değil ellerime bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHİR
General FictionMutlu musun.?" Diye konuştu titreyen sesiyle, Islak kirpiklerimle ona bakmaya devam ettim. "Mutlusun tabi sen bir tek benim yanımda mutlu olamadın." Beni öldürmek ister gibi söylediği kelimeler nefessiz kalmama neden oldu. Gözyaşlarım usul usul yana...