"Siz istiyorsunuz ki; çöllerin ortasında bıraktığınız insanlar size gül bahçesi sunsun."
Nazım Hikmet
Hatalarım varsa kusur bakmayın, keyifli okumlar dilerim.
Gün geceye kavuşuyor ama acılarımız bizimle kalıyordu. Kalbimizde hissettiğimiz o acı gitmiyor bize her an kendisini hatırlatıyordu. O günün üzerinden üç gün geçmişti ama benim ruhum o sözlerin altında hala eziliyordu, ben o sözleri hak etmemiştim.
Başımı dizlerimin üzerine koyup camdan dışarıyı seyretmeye devam ettim. Rüzgar asi bir şekilde ağaçların dallarını savururken ağaçların dallarını süsleyen karlar birer birer yere düşüyordu. Rüzgarın asi sesleri kulaklarıma doluyor sebepsizce beni rahatlatıyordu, bir melodi gibiydi eşi benzeri olmayan bir melodi gibi.
Üç gündür Ali her an her saniye benimle ilgilenip düştüğüm bu boş kuyudan beni kurtarmaya çalışmıştı ama ben bir bencil gibi davranıp ona elimi uzatmak yerine o kuyunun dininde kalmayı seçmiştim, şimdiyse o kuyunun dibinde boğuluyordum. Ali'nin tüm çabalarına rağmen bu odadan çıkmayıp boşluğa bakar gibi bakmıştım ona.
Bakışlarımı duvardaki saate çevirdiğimde saattin 18:06'tı olduğunu gördüm. Ali'ye haksızlık yaptığımın farkındaydım lakin o sözleri hafızamdan silip kendimi toparlayamıyordum. Hüma'nın bağrışları, gözlerinde gördüğüm nefret silinmiyordu hafızamdan. Üç gündür benim için fazlasıyla üzülen adam için silmeliydim.
Derin bir nefes alıp oturduğum koltuktan kalkıp banyoya girdim, kendimi onun için toparlamalıydım. Üzerimdeki fazlalıklardan kurtulup kısa bir duş alıp dolabın içindeki beyaz bornozu alıp üzerime geçirip banyodan çıktım.
Dolaptan Ali'nin benim için aldığı kıyafetlerden siyah eşofman takımını alıp hızlı bir şekilde üzerime geçirdim, bornozu kirli sepetine atıp, saçlarını kurutma gereği duymadan parmaklarım yardımıyla tarayıp odadan çıktım.
Merdivenleri inerken her adımında çıplak ayaklarımın çıkardığı ses etrafa yayılıyor, yerin soğukluğuyla irkiliyordum. Çorap giymediğim için pişman olsam da tekrar odaya dönmek yerine mutfağa onun yanına gitmeyi seçmiştim.
Mutfak kapısında duran adımlarımla derin bir nefes içime çekerek ona baktım. Üzerindeki dalgınlıkla yemek yapıyordu. Benim yüzümdendi bu üzgün halleri, benim yüzümdendi bu kırgın halleri, onu iyileştirmek için attığım adımlarla kollarımı sıkıca beline sarıp başımı sırtına yasladım, bedeni bir an irkilip kasılsa da bu çok kısa sürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHİR
General FictionMutlu musun.?" Diye konuştu titreyen sesiyle, Islak kirpiklerimle ona bakmaya devam ettim. "Mutlusun tabi sen bir tek benim yanımda mutlu olamadın." Beni öldürmek ister gibi söylediği kelimeler nefessiz kalmama neden oldu. Gözyaşlarım usul usul yana...