Bir şarkı gibisin dünya! Çoğu zaman hüzün makamında....
Erdem Bayazıt.Ruhumu kanatarak onardığım o narin kanatlarım acıya daha fazla dayanamayıp tekrar kanamaya başlamıştı. Halbuki onlar acıya alışmıştı, onları kaç kez onardığımı ben bile bilmiyordum. Sanırım saymayı unutacak kadar çoktu. Ben hayalini kurarak uyuduğum o güzel günlere kavuşamayacaktım, çünkü bir enkazdan kaçarken bir diğerine yakalanmıştım.
Sertçe yutkunup karşımdaki adama baktım, yüzündeki hiçbir mimiği oynatmadan bana bakıyordu, ne hissettiğini gerçekten çok iyi saklıyordu. Bacağımı yavaşça korkuluktan indirip tamamen ona döndüm, yavaşça bana yaklaşırken elinde tuttuğu beyaz poşetler dikkatimi çekti. Poşetleri kenarına bıraktıktan sonra konuştu.
"İçeriye gir.!" Dedi gayet sakin bir sesle, yavaş adımlarla odanın içine girip kapıyı kapattım, ardından ellerimi önümde birleştirip beklemeye başladım. Giydiğim siyah terlikleri inceliyordum, üzerlerinde küçük beyaz çiçekler vardı sadece.
"Neden kaderinden kaçıyorsun?" Dediği şeyle gözlerimi terliklerden ayırıp ona baktım, sırtı bana dönük bir şekilde getirdiği poşetlere bakıyordu.
"Kaderimden kaçıp tekrar kaderime geliyorum zaten." derken sesim kısıktı, yavaşça bana dönüp bana bakmadan konuştu.
"O zaman vazgeç kaçmaktan." dedi tok sesiyle ardından biraz durup ekledi.
"Bu poşetlerde yarın sabah giyineceğim kıyafetler var." anlamayan gözlerle toprak rengini anımsatan gözlerle baktım, ardından sağ gözünün altındaki bene gerçekten dikkat çeken bir bendi.
"Yarın sabah derken." dedim anlamadığımı belli ederek.
"Yarın sabah imam nikâhımız kıyılacak." Gözlerimi büyüterek ona baktım, ne diyordu bu adam? Bir kaç adımla yanına yaklaşık çatık kaşlarımla konuştum.
"Ne diyorsun sen ya!" Dedim hayretler içinde, gerçekten şu anda hayretler içindeydim hiç tanımadığım bu insanlar bir anda hayatıma giriyor, seni korumak için seninle evlenmek zorunda diyen annesi bir taraftan, diğer taraftan da annesi için onunla evlenmemi isteyen bu adam, evlenmek istemesine anlam verebilmiştim bir nebze ama neden hemen istediğini anlam veremiyordum.
"Duydun işte yarın sabah imam nikâhımız kıyılacak." Tek kaşımı kaldırarak ona bakamaya devam ettim.
"Ben evet dediğimi hatırlamıyorum."
"Bende sana cevap vermen için süre verdiğimi hatırlamıyorum." Dedi meydan okurcasına ardından kapıya doğru ilerlemeye başladı. Hızlı adımlarla ona yetişip kolundan tutarak kendime çevirdim, bir bana bir kolundaki elime baktı, kaşlarını sertçe çatıp kolunu elimden çekti. Şaşkın gözlerle ona bakarken konuşmama fırsat vermeden o konuştu.
"Helalim oluncaya kadar bir daha sakın bana dokunma." bir şey söylememe fırsat vermeden hızla odadan çıkıp gitti. Şaşkınlıkla arkasından bakakaldım, ona dokunmama neden bu kadar büyük tepki verdiğine anlam yükleyemezken çaresizce halının üzerine oturdum, ne yapamam gerektiğini bilmeden elimden gelen tek şeyi yapıp ağlamaya başladım. Babam beni birazcık sevmiş olsaydı bunları yaşamak zorunda kalmayacaktım. Şuan birine inanmaya o kadar çok ihtiyacım vardı ki sanırım hiç tanımadığım o kadının söylediği şeylere şeylere inanmak istiyordum. Annemin beni ona emanet ederek öldüğüne inanmak istiyordum, bu evliliğin beni babamdan korumak için olduğuna inanmak istiyordum.
Siyah halının üzerine sağ omuzumun üstüne yatıp, dizlerimi kendime doğru çekip sessizce ağlamaya devam ettim.########
Güneş geceye inat bir şekilde doğmaktan vazgeçmeden her gün büyük heybetiyle aydınlatıyordu dünyayı, bir benin dünyamı aydınlatmıyordu. Rahatsız bir şekilde yerimde kıpırdandım, halının üzerinde uyuya kalmıştım, her yerim tutulmuştu. Yavaşça yerimden doğruldum, gözlerim odanın içerisinde saat ararken masanın üzerindeki saatte takılı kaldı gözlerim 09:39'u gösteriyordu. Yavaşça yerimden kalkıp banyo diye düşündüğüm kapıdan içeriye girdim, diğer oda gibi burasıda siyahtı, mermerler bile siyahtı ruhum daralıyordu galiba, siyahı severdim ama bu kadar yoğun olması fazlaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHİR
General FictionMutlu musun.?" Diye konuştu titreyen sesiyle, Islak kirpiklerimle ona bakmaya devam ettim. "Mutlusun tabi sen bir tek benim yanımda mutlu olamadın." Beni öldürmek ister gibi söylediği kelimeler nefessiz kalmama neden oldu. Gözyaşlarım usul usul yana...