16.BÖLÜM

2.2K 130 16
                                    

Bana hissettirdiklerini seviyorum.
Sanki her şey mümkünmüş gibi.
Sanki yaşama değermiş gibi.

CAHİT ZARİFOĞLU 

Keyifli okumalar dilerim, satır arası yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.....

Gözlerimi kırpmadan gökyüzünden tek tek asil bir şekilde düşen yağmur damlalarına sabitlemiş yağan yağmuru izliyordum, dizlerimi kendime çekip başımı dizlerimin üzerine koyarak kollarımı dizlerimin etrafına sardım ve izlemeye devam ettim sessizce, kimsesizce. Gözyaşlarım yüzümde kurumuştu, şunu anladım ki insanların canımı yakması onların zerre umurunda değildi, ne zaman fark edeceklerdi benimde bir kalp taşıdığımı ? Üzülünce kırılan sevilince hızlı hızlı atan bir kalbim olduğunu? Fark etmeliler yoksa ne ben nede kırılmadık yeri kalmayan bu narin kalbim daha fazla dayanamayacaktı, ben narin siyah bir kelebeğim benden güçlü olmamı beklemeyin.

Yatağın yan tarafında olan hareketliliği hissetsem de tepki verememiştim sanki kanım çekilmiş kadar halsiz ve ruhsuzdum, göz kapaklarımı yavaş yavaş kapatıp açarak dışarıda yağan yağmuru izlemeye devam ettim, onlar kadar mutlu olmuş olsaydım bana yeterdi fazlasına gerek yoktu ben  azla da yetinirdim ama yoktu mutlu olmam için hiçbir neden yoktu şu koç koca dünyada.

kollarımın üzerine konulan kollar ile yerimden sıçrayarak başımı yana çevirim. Ali kollarını arkadan sarmıştı bedenimi , şu aralar dokunuşlarıyla beni heyecanlandıran bu adam belki de beni mutlu edecek tek nedendi ama o nedeni de yakarak yok ediyordum, sonuçta zamanı geldiğinde onunda dediği gibi bu evden gidecektim.

''Mutlu olmam için hiçbir neden yok.'' Diye fısıldadım sessizce toprak rengi gözlerine bakarak, başını yavaşça olumsuz anlamda sallayıp gözlerime baktı.

''Bazen küçük sebeplerde mutlu olmamızı sağlar, mutluluğu uzakta değil yanında ara.'' Dudaklarını birbirine bastırıp yağmuru izlemeye devam ettim, arada sırada çakan şimşekler beni ürkütüyordu.

''Olur, bunu deneyeceğim.'' Başını omuzuma koyup yüzümü kapatan saç tutamını alıp kulağımın arkasına koydu.

''Bence de dene.''

Ne kadar süredir bu şekilde durarak sessizce yağan yağmuru izliyoruz bilmiyorum, arada sırada gürültülü şekilde çakan şimşekler beni korkutsa da Ali'nin bana sarılışı güven ve huzur veriyordu. Ali yavaşça yataktan kalkıp elini bana uzatmasıyla kendimi küçük çaplı bir boşluğa düşmüş gibi hissettim. İfadesiz bir şekilde eline bakıyordum, insanlar duygularımı öldürmüştü.

''Yemek yiyeceğiz gel hadi.'' Başımı olumlu anlamda sallayıp yataktan kalkıp yanına gittim, Ali'nin yürümesini bekledim ama o yerinde kıpırdamadan bana bakıyordu.

''Bekle bir dakika'' Anlamayan gözlerle banyoya giren Ali'nin arkasından baktım, kaşlarımı hafif çatarak banyoya yöneldiğimde Ali elinde siyah saç tokasıyla yanıma gelip omuzlarıma dökülen saclarımı ensemin üzerinden bağladı, şaşkın gözlerle ona baktım, elini kaldırıp kahküllerimi karıştırdı.

''Saçlarını toplada o güzel yüzünü göreyim.'' Gözlerimi büyüterek ona bakarken o bunu umursamadan sol elimden tutup odadan çıkıp salona geldiğimizde Araf beyin bağırma sesi doldu kulaklarıma .

''Ne demek unuttum ya ne demek.?'' Gözlerinde ateş püskürürcesine karşısında başını önüne eğmiş ağladı ağlayacak durumda olan Sema'ya bağırıyordu.

''Özür dilerim.'' Sema özür dilerken bir yandan dolan gözlerini gizlemeye çalışıyordu.

''Özür dilemen hata yapmış olmanı değiştirmiyor.'' Ali elimi bırakarak abisinin yanına ilerledi.

AHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin