İ
ki şey insanı diri turar bayım; aşk ve savaş
NURİ PAKDİL
Keyifli okumalar dilerim, hatalarım varsa kusur bakmayın.Çıplak ayakların her adım atışımda sızlarken bunu pek umursamadan meraklı ve korkak bakışlarımla uzun siyah elbisemin uçlarından tutarak koşmaya devam ettim, uzun acık kahverengi saclarım yüzüme düşüyordu koştukça. Etrafımdaki tek ses baykuş sesi olması ürkmeme sebep oluyordu.
Gözlerime ilişen kalabalık ile adımlarımı oraya çevirdim. Öyle çok yağmur yağıyordu ki sanki gökyüzü yırtılmış içinde biriktirdiği tüm hüznü üzerimize doğru akıtıyordu, öylesine çok öylesine hırçın. Kulaklarıma ilişen ağlayış sesleri korkmama sebep olsa da titrek adımlarımla kalabalığın yanına yürüdüm.
Gözlerim kalabalıkta dolaştığında Selim Bey, Araf bey, Hüma, Asiye babaanne hatta Buğlem'e takılı kalırken gözlerim toprak gözlü adamı bulamadı. Hepsi aynı yere bakarak ağlıyordu, korkak bir nefes alarak baktıkları yere baktım bu bir mezardı kimin mezarıydı bu? Kim için bu kadar gözyaşı döküyorlardı? Ali neden yoktu burada.?
Kalbimi saran korkuyla gözlerimi mezar taşına çevirdim. Nefesim kesildi o an ayaklarımın bağları çözüldü beni taşıyamaz oldular, zira o mezar taşının üzerinde Ali Karabey yazıyordu benim göz pınarım olan adamın ismi.
Gözyaşlarım acı acı süzüldü gözlerimden, aldığım nefesler boğazıma takılı kaldı nefesim beni boğacak kadar hırçın olmuştu bana karşı. Titrek adımlarla mezarın yanına gelip yere çömeldim, içim kanıyordu sanki beni bırakıp gitmiş miydi. Gidemezdi, gitmezdi o beni yalnız bırakmazdı.
"Ali!" Diye bağırdım haykırırcasına, Ellerimle ıslanmış toprağını avuçlayıp hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Ölüyormuşum gibi hissediyordum, içim acıyordu.
"Ali kalk, Ali kalk " Erdemliği seçip ölemezsin beni yaşadığıma pişman edemezsin toprak gözlü adam kalk. Kimse beni duymuyor, görmüyordu sanki sesim havaya karışıp yok oluyordu kimseye ulaşmıyordu.
"Ali lütfen kalk Ali." Diye korkuyla bağırıp açtım gözlerimi, derin derin aldığım nefesler ciğerlerime az geliyordu gözyaşlarımı elimin tersiyle silip ağzımdan kaçacak hıçkırığı dudaklarımı birbirine bastırarak mani oldum. Onun öldüğünü görmek bu kabul edemeyeceğim kadar acı bir şeydi.
Gözlerimi odanın içerisinde dolaştığında ışığın acık olduğunu fark ettim, yavaşça yatakta doğrulup odada gözlerimi gezdirdiğimde gözlerim onda takılı kaldı. Oradaydı işte namaz kılıyordu.
Ellerimin tersiyle gözyaşlarımı silip ona bakmaya devam ettim. Namazını bitirip bana bakmasıyla içimdeki ağlama isteğini bastıramadım gözümden akan yaşı silmeden ona bakmaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHİR
General FictionMutlu musun.?" Diye konuştu titreyen sesiyle, Islak kirpiklerimle ona bakmaya devam ettim. "Mutlusun tabi sen bir tek benim yanımda mutlu olamadın." Beni öldürmek ister gibi söylediği kelimeler nefessiz kalmama neden oldu. Gözyaşlarım usul usul yana...