9. "Beraber"

1.6K 85 13
                                    

Adımlarımı sürükleyerek okula giriş yaptığımda, gün gerçekten çok sıkıcı başlamıştı. Her zaman olduğu gibi sabahın beşinde uyanmıştım ve babam zaten başımda dikiliyordu. Bana beşi bir dakika geçe uyandığım için kısa bir nasihat vermişti. Biraz tuhaf bir nasihat olsa da umursamayıp dinlemiştim.

Daha sonrasında annemle kahvaltı hazırlarken bir salatalık diliminin yuvarlanarak düşüşüne sebep olmuş ve annemin de uzun bir nasihat saatine maruz kalmıştım.

Normalde umursamadan dinleyip kendimi kandırarak ders çıkarabileceğim nasihatlerken bu sefer ciddi anlamda sıkılıyordum.

Aklımda dönüp duran düşünceler beni boğarken bana seslenen kişiyle başımı kaldırdım. Baran, bahçedeki çardaklardan birine oturmuş bana bakıyordu. Adımlarımın hedefi bu sefer o olurken vardığımda eliyle yanına bir kaç kez vurdu. Oturduğumda da sırıtarak baktı.

"Ee örtmenim... Ne yapacağız?"

Hitabına gülerken ona açıklamak için boğazımı temizledim. "Öncelikle-" Diye başlamıştım ki elini kaldırarak durdurdu. "Tamam, devam etme. Allah'ım hepsini nasıl yapacağım?!"

Gözlerini çardağın tavanına çevirerek acıklı bir modda konuştuğunda, omzuna vurdum. "Yerinden çıktı! Vallahi çıktı!"

Sinirle bakarken derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. "Dinleyecek misin?"

Başını çevirip masum bir bakış attı. "Kusura bakma, lütfen. Ailem hep bir kursa yazdırır ve sonunda hep dayak yiyerek eve dönerim."

Bana biraz daha yaklaşıp fısıldadı. "Yüze çalışmazsın, değil mi?"

Bir kez daha göz devirdim. "Bu kadar korkacaksan baştan uğraşmayalım."

Anında ciddiyete bürünürken bunu ben de beklemiyordum ama dışarıya da yansıtmamıştım. "Pekâlâ, küçük hanım. Plan nedir?"

Sanki Merkez Bankasını soyacaktık.

"Ne durumda olduğunu bir öğrenelim. Ona göre bir şeyler düşünürüm."

Başını salladığında önüme dönmüştüm ancak çalan zil sesi ile ayağı kalktım. "Gidelim."

"Kendimi görevde gibi hissediyorum. Birazdan birini kaçıracağız."

Sessizce güldüğümü fark ettiğinde o da sırıtmıştı.

Yavaş adımlarla sınıfa girdiğimizde, herkes her yerdeydi. Sıramıza ilerlerken bize kötü kötü bakan gruba bakışlarımı çevirdim. Özellikle Batu ve Emir baksa da Karan'ın neden öyle baktığını çözememiştim. Hoş Batu ve Emir'in de sebeplerini bilmiyordum.

Baran'ın yanına otururken bana hâlâ yapacağımız eğitim üzerine sorular soruyordu. Hepsine cevap vermeye çalışırken hoca da gelmiş dersi başlatmıştı.

Gün boyu Karan'ın grubunun sert ve öfkeli sayılabilecek bakışlarına maruz kalmıştık. Bir sınırdan sonra Baran da fark etmişti ve dediği tek şey, "Umarım dayak yemem." Olmuştu. Ona "Merak etme ben seni korurum." Diye karşılık verince küsmüş, iki ders sonra da barışmıştık.

Aslında kendime aldığım çikolataları almış, sonra da "Oha! Bunları sevdiğimi nereden biliyorsun? Tamamdır, barıştık!" Demişti.

Ona huysuz bir bakış atarken umrunda bile değildim. Hâlâ aldıklarımı yiyordu ve kısım kısım tüketip sonraya da bıraktığı için henüz bitmemişti. İstiklal Marşı'ndan sonra okuldan çıkarken birden Baran öne sendeledi. Kaşlarım hızla çatılırken ona çarpan kişiye baktım. Batu mu?

Baran'ın yanına gidip de iyi olduğunu fark ettikten sonra onların grubuna baktım. Okuldan çıkmış olsak da henüz uzakta değildik ve yeni çıkan herkes bize bakıyordu.

ÜSTEĞMENİN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin