39. "Birliktelik" Batu ve Baran 3

825 39 20
                                    

Diğer bölümü bugün içinde atacağım. Bu bölümü okumak istemeyenler için.

Baran

"Ah!"

"Sus!"

Bana kızgınca bakıp üstüme yürüdüğünde, anında dik başlılığımı ortadan kaldırıp masum masum baktım.

Bir anda bakışları yumuşarken istemsizce gülmüştüm. O gülüşüme bakıp, az önce dudağıma dokunduğu için elimin tersiyle ağzına vurduğumu hatırlamış olmalı ki, üstüme yürümeye devam etti.

Geri geri giderken çevredeki birkaç amcanın da dikkatini çekmiştik. Muhtemelen, bu iki serseri kavga edecek, tüyelim demişlerdi.

Bir anda omuzlarımdan tutulduğumda, az önce umursamaz olan amcalar kaşlarını çattı. Üç abi de bize doğru geldiğine yutkundum. "Hop, birader."

Kaslı sayılabilecek biri, Batu'yu tuttuğunda, onun da kaşları çatılmıştı. "Küçücük çocuğu mu dövüyorsun?"

Kaşlarım çatıldı. Dövmek mi?

Nedense takılmam gereken nokta bu değilmiş gibi hissediyordum.

"Arkadaşım, benim."

Abi inanmıyormuş gibi bize baktığında, gülümsedim. "Evet, abi. Arkadaşım."

Bastırarak söylediğim kelimeye karşın, herkes başlarını sallayıp, yine de dik dik Batu'ya bakarak yanımızdan ayrıldığında, ona bakmadan Umay'ın bahsettiği sokakta ilerlemeye devam ettim. Yanından geçmemiz gereken bakkalı gördüğümde, birkaç metre uzakta olduklarını fark edip yanlarına gidecekken kolumdan tutuldum.

"Ne?" Dedim, tripli gibi.

"Ne oldu?"

Sinirlenmesi gereken kişi oymuş gibi davranıyordu ama sikerler!

"Bir şey mi olması gerekiyor, arkadaşım?"

Ne oluyor bana anasını satayım ya!

Yüzü kasılırken uzakta bize bakan dörtlüye el hareketleriyle sokağın başını gösterdiğinde, nedense gülüyorlardı. Ne vardı bunda gülünecek be!?

Koluma ahtapot gibi sarılıp çekiştirdiğinde, en azından çikolata ve şekerler bana kaldı diye seviniyordum.

Kiraladığımız arabayı gelirken o sürdüğü için şu anda da anahtar ondaydı. Zaten diğer araç da Karan'a aitti ve Umay ile başbaşa gelmek için bizi sepetlemek uğruna kiralamıştı.

Ön yolcu koltuğunu açıp, neredeyse kibar sayılabilecek hareketlerle bedenimi içeri yerleştirdiğinde, dik dik ona bakıyordum.

Dudaklarımda çikolata, yüksek bir ihtimalle vardı ve bu sert oluşuma büyük bir darbeydi!

Besebelli. Huysuz huysuz otururken elimdeki çikolatayı da kemiriyordum. Batu kapıyı açıp içeri girdiğinde, anında arabayı çalıştırmıştı. Ona bakmadan sinirli sinirli çikolatayı yerken bitmesi ile bu sefer pembe renkli şekerlerden birini alıp ağzıma attı. İçinde sakız vardı!

Hızlı hızlı birkaç tane daha ağzıma atarken neden burada olduğumuzu bile unutmuştum. Yanaklarım dolu dolu etrafıma bakarken şehirden uzaklaşmaya başlamış olmamız ile kaşlarım havaya kalktı.

"Umaylar nerede?"

Bana yandan bir bakış atıp önüne döndüğünde, kaşlarım da çatılmıştı. "Ne oldu ya?"

"Cidden dayanılmazsın!"

"Rica ederim, o senin dayanılmazlığın." Deyip öpücük atınca tebessüm etti ancak gülüşü hemencecik solmuştu. "Hatırlar mısın?"

ÜSTEĞMENİN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin