44. "Öptü... mü?"

570 39 11
                                    

"Bilemiyorum, Umay."

İç çektim. "Neyi? Sadece olayı anlattım."

"Ha? Aa! Evet, doğru..." Bir saniye durup hırçın bir sesle devam etti. "Aman neyse ne be! Seni seviyor diye neden üzülüyorsun? Sen mi dedin gel beni sev diye."

Derin bir nefes aldığımda, o hararetli hararetli devam ediyordu. "Bir de hak etmiyor diyor. Yahu Umay seviyor, Umay! Ötesi var mı lan?!"

"Lan falan yakışmadı."

"Affedersin, hayatım ama dediğim gibi, bunlara takılma. Suçlu sen değilsin. Ki bir suçlu bile yok ortalıkta. Sakın diyeyim, onun duyguları yüzünden kendini kötü hissetme."

Dudaklarım kıvrılırken ufak bir gülüş sergiledim. "Her ne olursa olsun benim tarafımdasın."

"Ne demek, görevim."

Bir kez daha güldüğümde, birden titreşen telefonu kendimden uzaklaştırdım. Ekranı açarken bir yandan da mırıldanıyordum. "Ee sen ne yapıyordun peki?"

"Batulara geldik hep beraber. İşleri çıktı galiba. Sen burada bekle deyip gittiler."

Sesi küçük çocuklar gibi çıkarken tebessüm edip gelen bildirimden WhatsApp'a girdim.

Annem: Kızım gelirken attığım adrese git. Nebahat ablan elbiseleri halletmiş.

Terziden bahsediyordu galiba. Onu onayladığım bir mesaj atıp Baran'a cevap verdim. "Bir işler mi karıştırıyorlar acaba?"

"Emin değilim. Gelsinler kulaklarını çekerim ben."

Aniden aklıma gelen ile sırıtışım büyüdü. "Batu'nun evindeyim demiştin... Şu an neredesin?"

Kısa bir sessizlik olduğunda, gülerek annemle olan sohbetten çıktım. Tam uygulamadan da çıkacakken tanımadığım bir numaradan gelen mesaj kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Bir fotoğraf atmıştı sadece ve attığı saat de, Kerim'le konuştuğum (?) Saate denk geliyordu.

Kaşlarım çatılırken duyduklarım ile tekrar güldüm. "Joker hakkımı kullanmak istiyorum."

"Tabii, A şıkkı olan Batu'nun yatağında uzanıyorum'u eleyelim mi?"

"Evet."

"B şıkkı, Batu'nun kıyafetlerini karıştırıyorum'u eleyelim mi?"

"Ben biraz daha düşünmek istiyorum."

Ufak bir kahkaha atıp mesaja tıkladım ancak gördüğüm fotoğraf ile yüzümdeki gülüş donmuştu.

Gözlerim açılırken yaşadığım şokla boğazımda bir yumru oluşmuştu bile ve diyecek kelime bulamıyordum. Aniden başımı çevirdim. Hızla telefonu kapatıp derin nefesler alırken parmaklarım titriyordu.

"Zilli gülme o kadar, boğazında kalacak."

"Baran,"

"Ne oldu?"

Aniden ciddileşmiş, üstüne endişeli çıkıyordu sesi. Bu kadar mı belli etmiştim?

"Karan. Bugün nasıldı?"

"Yaa onu mu özledin? Vallahi normaldi işte. Klasik Karan. Bak ne diyeceğim. Sen gittiğinden beri hep sakallarını kesiyor. Neymiş efendim, sen görmedikten sonra bir önemi yokmuş. Gerçi yanakları çok yumuşak duruyor. Ya biliyor musun? Merakımdan dokunduğumda, Batu bana çok kızdı. Puşt! Ama sen de görsen merak edersin, yumuşak mı diye. Neyse sonra kendisi Karan'ın yanaklarını mıncırdı. Sonra da evet, yumuşak dedi."

Sözlerinden sonra kocaman bir kahkaha patlattığında, yaşadığım şok ve siniri ondan çıkartmamak için derin bir nefes aldım.

"Öyle mi?" Dedim, konuyu kapatmak ister gibi. Bir yandan da WhatsApp'ı tekrar açıp bana gönderilen fotoğrafı Karan'a iletmiştim. Önceden hüküm vermek benlik bir şey değildi ama o kadar... Nefret edilesi bir fotoğraftı ki!

ÜSTEĞMENİN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin