"Ben bu çocuğu döverim ama."
Ona göz devirdim. "Benden de ufaksın, cidden döver misin?"
Dudakları bükülürken başını eğip vücudunu inceledi. "Ya deme öyle! Hem bence abilerime söylersem gayet de iyi döverler."
"Abilerin?" Dedim, kaşlarımı çatarak. Öğle arası Tunç'la beraber okuldan çıkıp bir kafede atıştırmaya gelmiştik. Normal okullarda dışarıya izin verilmezdi ama hem son sınıftık hem de fazla otoriter bir okul değildi.
Bana bakarken aniden sırıtıp gururla göğsünü kabarttı. "Karan, Emir, Baran ve Batu, artık abilerim olduklarını söylediler. İki yıl büyük diye de olmaz dedim ama işte. Neyse arkamda dört tane dev var, şimdi Kerim düşünsün sana yazmayı."
Ona olan biteni anlatmakla kötü yaptığımı fark ederken sırıtmaya devam ediyordu. Aniden başının arkasına vurdum. "Sakın. Mahvederler, çocuğu."
Başına vurduğum için huysuz huysuz bakıp vurduğum yeri okşarken söylediklerim ile hareketlerini durdurdu.
Gözleri kısılırken sorguya tutar gibi mırıldandı. "Neden onu düşünüyorsun?"
Yavaşça omuz silkip elimi yanağıma yasladıktan sonra önümdeki makarnadan bir çatal aldım. "Onu değil, kendimi düşünüyorum. Eğer Kerim'i döverlerse, herkes benden bilecek. Babam bir kez daha sineye çekmez."
Dediklerimi dinlerken yüzü normal hale gelmişti ancak cümlelerim bittiğinde aniden yüzü düştü. "Peder bey biraz sinirli biri."
Tekrar omuz silkip son kez bir çatal daha aldım. "Kısmen."
Garson geldiğinde Alman usulü hesabı ödeyip kalktık. Beraber okula yürürken hâlâ vaktimiz vardı. "Hafta sonu kampa geliyor musun?"
"Ne kampı?"
Elleri ceplerine yürürken bana bakıp gülümsedi. Elimi hırkamın cebine yerleştirip onu dinledim.
"Hafta sonu, Milli Eğitim kararıyla kampa gideceğiz. Aslında sekiz haftadır yapılıyor, aynı anda da üç okul gidiyor. Sıra bizim okulda."
Elimi saçlarıma atıp çok az karıştırdıktan sonra tutamları kulağımın ardına sıkıştırdım. "Zorunlu mu?"
"Gelenlere yüksek sözlü notu verileceğini söylemişti hocalar. Zorunlu değil ama gelsen güzel olur."
"Sen gidiyorsun yani?"
Sırıtarak başını salladığında, okula da gelmiştik. Kapıdaki ufal kalabalıktan sıyrılıp bahçeye çıktığımızda, voleybol sahasındaki kızlar Tunç'u oyuna davet etmişlerdi. Sınıftaki en iyi erkek voleybolcuydu.
Bana yandan bir bakış atıp onlara dönerek elini sallayıp reddettiğinde göz devirdim. "Benim yüzümden gitmemezlik yapmayacaksın herhalde?"
"Harbiden grubun annesi."
Bir kez daha göz devirince bana gülümseyip öpücük attı. "Şuradaki bankta otur da bu muhteşem canlıyı izle."
Gülüp dediği yere ilerlediğimde, o da sahaya gitmişti. Kızlarla konuşup yerini ayarladığında, bakışlarım onda olsa bile aklım Karan'daydı.
Aniden telefonumu çıkarıp aramak aklımdan geçti ama orada muhtemelen öğle arası bitmişti. Dudaklarım çok az büzülürken okul sonrası onun arayacağımı aklıma kazıyıp dikkatimi Tunç'a verdim.
Kızın parmak pasıyla attığı topa zıplayıp sertçe vurdu. Karşı takım topu havalandırmak için kendilerini yere atsalar da işe yaramamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜSTEĞMENİN KIZI
Чиклит(Tamamlandı) Bu sefer kızımız pek masum değil. ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° ° İçinde çok az gözükecek olan LGBT sahneleri vardır. Rahatsızlık duyacaklar okumasın. Bxg olsa da bxb'ye de düşüyorum.