50. "Gelmek"

589 46 25
                                    

Medya: Flörtüm mesaj atınca ben ncmxmdmdmdödmdk

KARAN

Boş gözlerle Batu'ya bakıp başımı iki yana salladım. "Verecek misin?"

Gözünün altındaki hafif morluk için bana sert bakışlar attı. Baran hemen yanında oturmuş buz tutuyordu. Emir, karşımda oturmuş çenesini ovuyor, bir yandan da dudaklarını büzerek ağlamamaya çalışıyordu.

Sıkıntılı bir soluk aldım. Güzelimle konuşmayalı tam tamına dört gün sekiz saat oluyordu. Koskoca dört gün! Ve sekiz saat...

İnleyerek saçlarıma ellerimi daldırıp karşıtırdım. "Verin lan şu telefonu!"

Öfkeli halim hiç umurlarında değil gibi tepki vermediklerinde, koltuğun üstündeki telefonu almak için ayağı kalktım. Ne yazık ki Emir çoktan alıp cebine atmıştı.

Yaklaşık bir saat önce yine özlemim ağır basmış ve arbade yaşamıştık. Onları tek başıma dövemezdim ancak nasıl bir deli kuvveti geldiyse baya bir morarmış bölgeleri vardı.

Yüzüm buruşurken başımı geriye attım ve son dört günde tekrarladığım cümleyi yeniden sıraladım.

"Umay'ı özledim!"

Sekiz saat...

Baran, bana bir yastık atıp huysuzca bükülen dudakları ile Batu'ya döndü. Sevgilisinin gözünü morarttığım için bana düşman olmuştu.

"Şu telefonu verin artık." Dedim, halimi anlatır gibi çaresizce. Gözlerim yerdeyken öne eğilmiş başımı eğmiştim. Tam anlamıyla tükenmiş gibi hissediyordum. Kaç gündür ne sesini duyabiliyor ne fotoğraflarına bakabiliyordum. İkisini de sağlayan cihazı almışlardı elimden ve bir an olsun yanımdan ayrılmadıkları için yeni aldığım telefonlar çöp oluyordu.

Dudaklarım isteğim dışında bükülürken dişlerimi sıktım. Ağlamak kadar saçma bir durum yoktu şu an! Elimde bütün imkânlar vardı ona ulaşabilecek ama kullanmama izin yoktu!

Sinirle kalkmak istedim. Ortalığı dağıtmak. Öfkemi çıkarmak ve sonra da Umay'a sarılmak...

Doyasıya, bir daha hiç buluşamayacak gibi sarılmak, öpmek, saçlarını sevmek, güzel yüzünü izlemek.

Sol gözümdeki bir yaş kayıp yere düştüğünde titrek bir sesle mırıldandım. "Umay'ı özledim."

Emir'in iç çekişini duydum. Muhtemelen bu halimden en az hoşnut duyan oydu. Koltuğun kumaş sesi geldi bir an. Sonrasında da Emir önümde durmuştu. "Karan, biraz daha zaman geçsin. Bak şimdi konuşursan daha kötü olur."

Gözlerim hâla dolu doluydu ve bu cümle o kadar ağır gelmişti ki. Birkaç damla yanağımdan kayıp boynuma geldiğinde titrek bir nefes aldım. "Onu görmek istiyorum."

Emir'in konuşmasına izin vermeden devam ettim. "Anlamıyorsun. Hiçbiriniz anlamıyor! Özlüyorum diyorum! Konuşmak, kendimi açıklamak istiyorum, diyorum. Niye izin vermiyorsunuz, abi? Sevdiğim kız zaten bana kırılmış. Orada duruyor! Benim onunla konuşmamı bekliyor! Bekliyor ki, düzelelim. Aramızda artık soğukluk olmasın. Sesimizi duyalım ki özlemimiz canımızı acıtmasın diye bekliyor!"

Ellerim titrerken yine beni durduracaklarını düşündüm ancak tepki vermediler. Bunu bir izin olarak düşünüp elimi uzattım. Emir başını yavaş hareketlerle Baran'a çevirdi. O da izin istiyordu.

Ben de Baran'a baktığımda, düşündüğünü anladığım gibi bacaklarımın titremesini umursamadan yanına adımladım. Bir an dengemi kaybedip yere düşecektim.

ÜSTEĞMENİN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin