31. "Karakol"

783 58 5
                                    

"Bu arada ben Umay."

Bana göz deviren esmer, uzattığım eli tutup sıktı. "Hakan."

Yavaşça başımı sallayıp diğerine döndüğümde, bana korkuyla bakıyordu. Yine de tereddütlü hareketlerle elimi tutup sıkmadan çekmişti. "Bora."

Yavaşça başımı sallayıp ikisine birden bakarken aniden kaşlarım çatıldı.

"Bir kez daha tekrar etmeyeceğim. Eğer kalkarsan seni gebertirim."

Karşımdaki herif yeniden oturduğunda, ona alaylı bir bakış attım. "Babam ne yaptı da Arin denilen herif kuyruk acısı çekti?"

Yüzündeki öfke daha da bilenirken sırıtmamı tutamıyordum. Bir de beni kaçırmak için bir avuç aptalı gönderiyordu. Ağzını açıp konuşacakken yanımızda bir beden dikildi. Bize şokla bakarken bunun Hevo denilen herif olduğunu hatırladım. En başında şoför koltuğundan inen adamdı. Belindeki silahı çekecekken izin vermeden bacağına, iki el ateş ettim. Biri sıyırıp uzaklara savrulurken diğeri tam hedefine ulaşmıştı.

Adam acılı bir nidayla yere düşerken uzaktan gelen polis sirenlerini duyabiliyordum. Yine de yerimden kalkmadım.

Bana dümdüz bakışlar atan adam, kaşlarını çok az çatmıştı. Onu umursamadan silahı elimde ona doğrultmaya devam ettim. Zaten bir kaç dakika sonra polisler de gelmişti.

Çevrelerindeki manzara onları epey şaşırtırken elimi hafifçe kaldırdım. "Komiserim?"

Adamlardan biri bana döndü. Diğerleri hâlâ etrafımızdaki yaralılara bakarken ben komiser olduğunu öğrendiğim adamın yanına adımladım. "Ben, Kıdemli Üsteğmen Yavuz Korkmaz'ın kızı Umay Korkmaz. Babam şu anda, askeri görevde, içeriğini bilmiyorum ancak bu adamlar beni alıkoymak için buradaydılar. Görev her ne ise içerisinde, muhtemelen kod adı Arin olan bir adam içindi. Benim bildiklerim bu kadar, bu iki genci de bana yardım etmeleri için yanımda tuttum."

Uzun konuşmamdan sonra başını salladı. "Bunu bir de sorguda söylemen gerekiyor. Aynı şekilde bu arkadaşların da. Çağrı size eşlik edecek." Deyip yanıdaki neredeyse genç sayılan adamın omzunu sıktı. Başımı salladım ve hâlâ elimde olan silahları ona uzattım. Elinde eldiven olduğu için alıp yanında ona inceleme için poşet veren adama uzattı

Arkamı dönüp Hakan ve Bora'nın yanına gittim. "Gidiyoruz."

Başlarını sallayıp ayağı kalktıklarında, Çağrı denilen adamın peşinden gittik. Arabanın ön yolcu kapısını açtı. "Sen otur." Dedi, bana hitaben. Muhtemelen Hakan ve Bora'ya güvenmiyordu.

Başımı sallayıp oturduğumda, bizimle gelen başka bir polisle beraber üçü arkaya oturdu. Yola koyulurken arkamızdan da ekip araçları geliyordur. Çoktan paketlemişlerdi, anlaşılan.

"Baban'ın Yavuz Üsteğmen olduğuna inanamıyorum." Dedi, Çağrı. Benden çok büyük olmadığı için abi sıfatını kullanmamaya karat vermiştim. "Neden?"

Öylesine sorduğum soru ile aracı sağa kırıp anayola geçti. Siren sesleri yükselmeye devam ederken koşma sırasında anlaşılan karakoldan uzaklaşmıştık. Yoksa çoktan gelmemiz gerekiyordu.

"Baban efsane gibi dolaşıyor. Bir de Teğmen Mehmet ve Astsubay Kürşat. Üçlü efsanler."

Gülümsedim. Babamın bu kadar büyük bir hayranı olduğunu bilmiyordum. "Sanırım biri eniştem, diğeri de amcam."

Gözleri açılırken o da güldü. "Vay anasını be! Milan Kadrosu gibi aile."

Gülümsemem devam ederken arkadaki bey amca konuştu. Gerçi hepimizden kalıplı ve güçlü duruyordu.

ÜSTEĞMENİN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin